بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَٱلْمُدَبِّرَٰتِ أَمْرًا ﴿٥

Derken bir emir çevirenlere kasem olsun ki (Kıyamet var).

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve işleri yönetenlere,

— İbni Kesir

Nihayet işi çekip çevirenlere (ki, mutlaka tekrar diriltileceksiniz).

— Diyanet İşleri

bir de (dünyânın) işi (ni) tedbîr eden (diğer melek) ler (zümresin) e (ki muhakkak hepiniz tekrar dirileceksiniz).

— Hasan Basri Çantay

Derken işi düzenliyenlere!

— Seyyid Kutub

يَوْمَ تَرْجُفُ ٱلرَّاجِفَةُ ﴿٦

O gün ki sarsar râcife.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün; bir sarsıntı sarsar,

— İbni Kesir

(6-7) Büyük bir sarsıntının olacağı o günde o sarsıntıyı, peşinden gelen başka bir sarsıntı izleyecektir.

— Diyanet İşleri

O gün sarsan sarsacak,

— Hasan Basri Çantay

O gün bir sarsıntı sarsar.

— Seyyid Kutub

تَتْبَعُهَا ٱلرَّادِفَةُ ﴿٧

Onu velyeder o râdife.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve peşinden bie başkası gelir.

— İbni Kesir

(6-7) Büyük bir sarsıntının olacağı o günde o sarsıntıyı, peşinden gelen başka bir sarsıntı izleyecektir.

— Diyanet İşleri

onun ensesine binecek olan da ardından gelecek.

— Hasan Basri Çantay

Ardından bir başka sarsıntı gelir.

— Seyyid Kutub

قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ ﴿٨

Yürekler o gün oynar kaygıdan.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün kalbler titrer,

— İbni Kesir

O gün birtakım kalpler (tedirginlik içinde) şiddetle çarpacaktır.

— Diyanet İşleri

O gün kalbler (korku ile) titreyecek,

— Hasan Basri Çantay

O gün kalpler titrer.

— Seyyid Kutub

أَبْصَٰرُهَا خَٰشِعَةٌ ﴿٩

Gözleri kalkmaz saygıdan.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gözler yere döner.

— İbni Kesir

Onların gözleri (korku ile) inecektir.

— Diyanet İşleri

(saahiblerinin) gözleri zilletle eğilecekdir.

— Hasan Basri Çantay

Gözler korkudan aşağı kayar.

— Seyyid Kutub

يَقُولُونَ أَءِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِى ٱلْحَافِرَةِ ﴿١٠

Diyorlar ki: biz, gerçek döndürülecek miyiz o hufrede.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Biz, eski halimize mi döndürüleceğiz? derler.

— İbni Kesir

Şöyle derler: “Biz gerçekten gerisin geriye eski hâlimize mi döndürüleceğiz?”

— Diyanet İşleri

Onlar derler ki: «Biz mi saahiden eski haale döndürülmüş olacağız»?

— Hasan Basri Çantay

Diyorlar ki: «Biz yine eski halimize döndürülecek miyiz?

— Seyyid Kutub

أَءِذَا كُنَّا عِظَٰمًا نَّخِرَةً ﴿١١

Ya ufalanmış kemikler olduğumuz vakti ha?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ufalanmış kemikler olduğumuz vakit mi?

— İbni Kesir

“Bizler çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?”

— Diyanet İşleri

«Biz çürüyüb dağılmış kemikler olduğumuz vakit mı?»

— Hasan Basri Çantay

Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha?

— Seyyid Kutub

قَالُواْ تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ ﴿١٢

O dediler: o halde husranlı bir dönüş.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O takdirde bu, zararlı bir dönüştür, derler.

— İbni Kesir

“Öyle ise bu hüsran dolu bir dönüştür” dediler.

— Diyanet İşleri

Dediler: «Öyle ise bu (yeni hayâta dönüş) ziyanlı bir dönüşdür».

— Hasan Basri Çantay

Öyle ise bu, ziyanlı bir dönüştür» dediler.

— Seyyid Kutub

فَإِنَّمَا هِىَ زَجْرَةٌ وَٰحِدَةٌ ﴿١٣

Fakat o zorlu bir kumandadır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu o, bir tek çığlıktır.

— İbni Kesir

Hâlbuki o, bir haykırıştan (sûr’un üfürülmesinden) ibarettir.

— Diyanet İşleri

Fakat o, ancak bir tek haykırışdır.

— Hasan Basri Çantay

Doğrusu bir tek çığlık yetecektir.

— Seyyid Kutub

فَإِذَا هُم بِٱلسَّاهِرَةِ ﴿١٤

Bakarsın uyanmışlar hepsi meydandadır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ki o zaman, hepsi toprağın yüzüne dökülecektir.

— İbni Kesir

Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.

— Diyanet İşleri

Ki o zaman onlar (görürsün ki) hemen (diri olarak) toprağın yüzündedirler.

— Hasan Basri Çantay

Hepsi hemen bir düzlüğe dökülecektir.

— Seyyid Kutub

هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ مُوسَىٰٓ ﴿١٥

Geldi ye sana Musâ’nın kıssası?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Musa'nın haberi geldi mi sana?

— İbni Kesir

(Ey Muhammed!) Mûsâ’nın haberi sana geldi mi?

— Diyanet İşleri

Sana (Habîbim) Musânın haberi geldi (değil) mi?

— Hasan Basri Çantay

Musa'nın haberi sana geldi mi?

— Seyyid Kutub

AYARLAR