بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَسُيِّرَتِ ٱلْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا ﴿٢٠

Dağlar yürütülmüş, serab olmuştur.

— İbni Kesir

إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا ﴿٢١

Şüphesiz ki cehennem; bir gözetleme yeridir.

— İbni Kesir

لِّلطَّٰغِينَ مَـَٔابًا ﴿٢٢

Azgınlar için varılacak bir yer.

— İbni Kesir

لَّٰبِثِينَ فِيهَآ أَحْقَابًا ﴿٢٣

Sonsuz devirler boyunca orada kalacaklardır.

— İbni Kesir

لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا ﴿٢٤

Orada serinlik ve içecekler tadamayacaklardır.

— İbni Kesir

إِلَّا حَمِيمًا وَغَسَّاقًا ﴿٢٥

Sade kaynar bir su ve bir de irinden başka.

— İbni Kesir

جَزَآءً وِفَاقًا ﴿٢٦

İşlediklerine uygun bir ceza olarak.

— İbni Kesir

إِنَّهُمْ كَانُواْ لَا يَرْجُونَ حِسَابًا ﴿٢٧

Çünkü onlar hiç bir hesab beklemezlerdi.

— İbni Kesir

وَكَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا كِذَّابًا ﴿٢٨

Ve ayetlerimizi yalan sayıp dururlardı.

— İbni Kesir

وَكُلَّ شَىْءٍ أَحْصَيْنَٰهُ كِتَٰبًا ﴿٢٩

Oysa Biz, her şeyi yazıp saymıştık.

— İbni Kesir

فَذُوقُواْ فَلَن نَّزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا ﴿٣٠

Öyleyse tadınız, bundan böyle size azabdan başka bir şey artırmayız.

— İbni Kesir

AYARLAR