بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَسُيِّرَتِ ٱلْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا ﴿٢٠

dağlar (yerlerinden koparılıb) yürütülmüş, bir serab haaline gelmişdir.

— Hasan Basri Çantay

إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا ﴿٢١

Şübhesiz ki cehennem bir pusudur.

— Hasan Basri Çantay

لِّلطَّٰغِينَ مَـَٔابًا ﴿٢٢

Azgınların dönüb dolaşıb girecekleri bir yerdir.

— Hasan Basri Çantay

لَّٰبِثِينَ فِيهَآ أَحْقَابًا ﴿٢٣

Sonsuz devirler boyunca içinde kalacaklar,

— Hasan Basri Çantay

لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا ﴿٢٤

orada ne bir serinlik, ne de içilecek bir şey tatmayacaklar.

— Hasan Basri Çantay

إِلَّا حَمِيمًا وَغَسَّاقًا ﴿٢٥

Sâde bir kaynar su, bir de irin (içeceklerdir),

— Hasan Basri Çantay

جَزَآءً وِفَاقًا ﴿٢٦

(Amellerine) uyaun bir ceza olarak.

— Hasan Basri Çantay

إِنَّهُمْ كَانُواْ لَا يَرْجُونَ حِسَابًا ﴿٢٧

Çünkü onlar hiçbir hisâb ummuyorlardı,

— Hasan Basri Çantay

وَكَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا كِذَّابًا ﴿٢٨

bizim âyetlerimizi alabildiklerine yalan sayıyorlardı.

— Hasan Basri Çantay

وَكُلَّ شَىْءٍ أَحْصَيْنَٰهُ كِتَٰبًا ﴿٢٩

Biz ise her şey'i yazıb saymışızdır.

— Hasan Basri Çantay

فَذُوقُواْ فَلَن نَّزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا ﴿٣٠

(Onlara şöyle denilir:) «İşte tadın (cezanızı)! Artık size azâb (ınız) ı artırmakdan başka bir şey yapmayacağız».

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR