بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلْمُعْصِرَٰتِ مَآءً ثَجَّاجًا ﴿١٤

Ve o musıralardan şarıl şarıl bir su indirdik.

— Elmalılı Hamdi Yazır

لِّنُخْرِجَ بِهِۦ حَبًّا وَنَبَاتًا ﴿١٥

Çıkaralım diye onunla taneler ve otlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَجَنَّٰتٍ أَلْفَافًا ﴿١٦

Ve sarmaş dolaş bağlar bağçeler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ يَوْمَ ٱلْفَصْلِ كَانَ مِيقَٰتًا ﴿١٧

Şüphesiz ki o fasıl günü bir miykat olmuştur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

يَوْمَ يُنفَخُ فِى ٱلصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا ﴿١٨

O gün ki sur üfürülür derken gelirsiniz fevcâ fevc.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ أَبْوَٰبًا ﴿١٩

Semâ da açılmış olmuştur ebvab.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَسُيِّرَتِ ٱلْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا ﴿٢٠

Ve dağlar yütürülmüş olmuştur serab.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا ﴿٢١

Şüphesiz ki cehennem olmuştur mırsad.

— Elmalılı Hamdi Yazır

لِّلطَّٰغِينَ مَـَٔابًا ﴿٢٢

Azgınlar için bir meâb.

— Elmalılı Hamdi Yazır

لَّٰبِثِينَ فِيهَآ أَحْقَابًا ﴿٢٣

Devirlerce içine kalacaklar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا ﴿٢٤

Ne bir serinlik tatacaklar ne de bir şarap.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR