بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِى ٱلْمُحْسِنِينَ ﴿٤٤

İşte biz muhsinleri böyle karşılarız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٥

Vay halina o gün yalan diyenlerin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

كُلُواْ وَتَمَتَّعُواْ قَلِيلًا إِنَّكُم مُّجْرِمُونَ ﴿٤٦

Yeyin, zevk edin biraz, çünkü mücrimlersiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٧

Vay haline o gün yalan diyenlerin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱرْكَعُواْ لَا يَرْكَعُونَ ﴿٤٨

Yerler, içerler de rükû' edin denildiği zaman onlara, rükû' etmezler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٩

Vay haline o gün yalan diyenlerin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَبِأَىِّ حَدِيثٍۭ بَعْدَهُۥ يُؤْمِنُونَ ﴿٥٠

Artık bundan sonra hangi söze inanacaklar?

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR