بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّمَا نُطۡعِمُكُمۡ لِوَجۡهِ ٱللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمۡ جَزَآءٗ وَلَا شُكُورًا ٩

Size ancak "livechillâh" itam ediyoruz, sizden ne bir karşılık isteriz ne de bir teşekkür.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz; sizi, ancak Allah rızası için doyuruyoruz. Sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz.

– İbni Kesir

(Yedirdikleri kimselere şöyle derler:) “Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz.”

– Diyanet İşleri

«Biz, size ancak Allahın yüzü (suyu) için yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür istemeyiz»,

– Hasan Basri Çantay

Yemek ikram ederken derler ki; «Biz size sırf Allah rızası için yemek veriyoruz. Sizden karşılık ya da teşekkür beklemiyoruz.»

– Seyyid Kutub

إِنَّا نَخَافُ مِن رَّبِّنَا يَوۡمًا عَبُوسٗا قَمۡطَرِيرٗا ١٠

Çünkü biz Rabb’imizden korkarız, bir suratsız kara günden (derler).

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu Biz; suratları astırdıkça astıracak bir günde Rabbımızdan korkarız.

– İbni Kesir

“Çünkü biz, asık suratlı, çetin bir günden (o günün azabından dolayı) Rabbimizden korkarız.”

– Diyanet İşleri

«çünkü biz Rabbimizden, o burtarık suratlı çetin günden korkarız» (derlerdi).

– Hasan Basri Çantay

Çünkü biz asık suratlı ve çetin bir günde Rabbimizden korkarız.

– Seyyid Kutub

فَوَقَىٰهُمُ ٱللَّهُ شَرَّ ذَٰلِكَ ٱلۡيَوۡمِ وَلَقَّىٰهُمۡ نَضۡرَةٗ وَسُرُورٗا ١١

Allah da onları o günün şerrinden korur ve kendilerini bir parlaklıkla bir sürûre indirir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah da onları, o günün şerrinden korumuştur. Ve onlara bir güzellik, bir sevinç vermiştir.

– İbni Kesir

Allah da onları o günün kötülüğünden korur ve yüzlerine bir aydınlık ve içlerine bir sevinç verir.

– Diyanet İşleri

İşte bundan dolayı Allah bu günün şerrinden onları korumuş, (yüzlerine) bir güzellik, (yüreklerine) bir sevine vermiş,

– Hasan Basri Çantay

Allah da onları o günün kötülüğünden korur, yüzlerine parlaklık ve gönüllerine sevinç sunar.

– Seyyid Kutub

وَجَزَىٰهُم بِمَا صَبَرُواْ جَنَّةٗ وَحَرِيرٗا ١٢

Ve sabırlarına mukabil onlara bir cennet ve bir harîr verir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sabretmelerine karşılık, onları cennet ve ipekle mükafatlandırmıştır.

– İbni Kesir

Sabretmelerine karşılık da onları cennet ve ipek(ten giysiler) ile mükâfatlandırır.

– Diyanet İşleri

sabretdiklerine mukaabil onları cennetle, ipekle mükâfâtlandırmışdır.

– Hasan Basri Çantay

Sabretmelerinin karşılığında kendilerini cennetle ve ipekli elbiselerle ödüllendirir.

– Seyyid Kutub

مُّتَّكِـِٔينَ فِيهَا عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِۖ لَا يَرَوۡنَ فِيهَا شَمۡسٗا وَلَا زَمۡهَرِيرٗا ١٣

Orada erîkeler üzerine dayanmışlardır ne güneş görürler onlarda ne de zemherîr.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Orada tahtlara yaslanırlar, ne yakıcı sıcak ne de dondurucu soğuk görmezler.

– İbni Kesir

Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar. Orada ne güneş (yakıcı sıcak) görürler, ne de dondurucu soğuk.

– Diyanet İşleri

(Oraya girin) hepiniz, içinde tahtlar üzerine yaslama (bahtiyarlar) olarak, orada ne bir güneş, ne de bir zemheri görmeyerek,

– Hasan Basri Çantay

Koltuklara kurulurlar. Orada ne yakıcı güneş, ne de dondurucu soğuk görürler.

– Seyyid Kutub

وَدَانِيَةً عَلَيۡهِمۡ ظِلَٰلُهَا وَذُلِّلَتۡ قُطُوفُهَا تَذۡلِيلٗا ١٤

Üzerlerine o cennet gölgeleri sarkmış ve devşirimleri mebzûl mebzûl önlerine konmuştur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Meyve ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkmış ve meyveleri de aşağı eğdirilmiştir.

– İbni Kesir

Üzerlerine cennetin gölgeleri sarkmış, cennetin meyveleri (kolayca alınacak şekilde) yakınlaştırılarak hazırlanmıştır.

– Diyanet İşleri

Ve gölgeleri onlara yakın, meyveleri de emirlerine (her an ve her suretle) boyun eğdirilmiş olarak.

– Hasan Basri Çantay

Ağaçların gölgeleyici saçakları başlarına yakın alçaklıkta ve meyvalarının devşirilmesi son derece kolay olur.

– Seyyid Kutub

وَيُطَافُ عَلَيۡهِم بِـَٔانِيَةٖ مِّن فِضَّةٖ وَأَكۡوَابٖ كَانَتۡ قَوَارِيرَا۠ ١٥

Hem dolaşılır üzerlerine gümüşten kaplar ve küplerle ki billûrlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çevrelerinde gümüş kupalar ve billur kaseler dolaştırılır.

– İbni Kesir

Etraflarında gümüş kaplar, şeffaf kadehler dolaştırılır.

– Diyanet İşleri

Onlara gümüşden billur kablar, kupalar dolaşdırılır.

– Hasan Basri Çantay

Onlara gümüş tabaklarla ve saydam kadehlerle servis yapılır.

– Seyyid Kutub

قَوَارِيرَاْ مِن فِضَّةٖ قَدَّرُوهَا تَقۡدِيرٗا ١٦

Gümüşten billûrlar, onları türlü türlü biçime koymuşlardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Billurları gümüş gibi parlaktır. Mikdarını onlar takdir etmiştir.

– İbni Kesir

Gümüşten billur kaplar ki, onları (ihtiyaca göre) ölçüp düzenlemişlerdir.

– Diyanet İşleri

(Evet) gümüşden (yaratılmış) billurlar ki mıkdarını (sâkıyler) ta'yin etmişlerdir.

– Hasan Basri Çantay

Bu gümüşten saydam kadehlerin büyüklükleri ihtiyaçlarına göre belirlenmiştir.

– Seyyid Kutub

وَيُسۡقَوۡنَ فِيهَا كَأۡسٗا كَانَ مِزَاجُهَا زَنجَبِيلًا ١٧

Ve orada bir kadeh sunulur ki katgısı olmuştur zencefil.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Orada karışımı zencefil olan bir kadehten de içirilirler.

– İbni Kesir

Orada kendilerine, katkısı zencefil olan içecekle dolu bir kâseden içirilir.

– Diyanet İşleri

Orada onlara katgısı zencefil olan (dolu) kadeh de içilir.

– Hasan Basri Çantay

Onlara orada taslar içinde zencefil karışımlı içecekler sunulur.

– Seyyid Kutub

عَيۡنٗا فِيهَا تُسَمَّىٰ سَلۡسَبِيلٗا ١٨

Bir çeşme ki denir selsebîl.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Orada bir pınardır ki, Selsebil adı verilir.

– İbni Kesir

Orada bir pınar ki ona “selsebil” adı verilir.

– Diyanet İşleri

(Zencefil) orada bir pınardır. «Selsebîl» adı verilir (ona).

– Hasan Basri Çantay

Bu «selsebil» adı verilen bir cennet pınarıdır.

– Seyyid Kutub

۞ وَيَطُوفُ عَلَيۡهِمۡ وِلۡدَٰنٞ مُّخَلَّدُونَ إِذَا رَأَيۡتَهُمۡ حَسِبۡتَهُمۡ لُؤۡلُؤٗا مَّنثُورٗا ١٩

Ve dolanır etraflarına muhalled evlâdlar, görünce onları sanırsın saçilmış inciler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çevrelerinde ölümsüz gençler dolaşır ki; onları gördüğünde saçılmış bir inci sanırsın.

– İbni Kesir

Çevrelerinde, gördüğünde saçılmış inciler sanacağın, hep aynı gençlik ve güzellikte kalacak hizmetçiler dolaşır.

– Diyanet İşleri

Etraflarında herdem taze çocuklar dolaşır ki sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın!

– Hasan Basri Çantay

Onlara hiç ölmeyecek gençler hizmet ederler. Bu gençleri görsen, ortalığa saçılmış birer inci sanırsın.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu