بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

بَلْ يُرِيدُ ٱلْإِنسَٰنُ لِيَفْجُرَ أَمَامَهُۥ ﴿٥

Fakat insan önünü (geleceğini, kıyameti) yalanlamak ister.

— Diyanet İşleri

يَسْـَٔلُ أَيَّانَ يَوْمُ ٱلْقِيَٰمَةِ ﴿٦

“O kıyamet günü ne zaman?” diye sorar.

— Diyanet İşleri

فَإِذَا بَرِقَ ٱلْبَصَرُ ﴿٧

(7-10) Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan “kaçış nereye?” diyecektir.

— Diyanet İşleri

وَخَسَفَ ٱلْقَمَرُ ﴿٨

(7-10) Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan “kaçış nereye?” diyecektir.

— Diyanet İşleri

وَجُمِعَ ٱلشَّمْسُ وَٱلْقَمَرُ ﴿٩

(7-10) Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan “kaçış nereye?” diyecektir.

— Diyanet İşleri

يَقُولُ ٱلْإِنسَٰنُ يَوْمَئِذٍ أَيْنَ ٱلْمَفَرُّ ﴿١٠

(7-10) Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan “kaçış nereye?” diyecektir.

— Diyanet İşleri

كَلَّا لَا وَزَرَ ﴿١١

Hayır, hiçbir sığınacak yer yoktur.

— Diyanet İşleri

إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ ٱلْمُسْتَقَرُّ ﴿١٢

O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur.

— Diyanet İşleri

يُنَبَّؤُاْ ٱلْإِنسَٰنُ يَوْمَئِذٍۭ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ ﴿١٣

O gün insana, yapıp önden gönderdiği ve yapmayıp geri bıraktığı şeyler haber verilir.

— Diyanet İşleri

بَلِ ٱلْإِنسَٰنُ عَلَىٰ نَفْسِهِۦ بَصِيرَةٌ ﴿١٤

(14-15) Hatta, mazeretlerini ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.

— Diyanet İşleri

وَلَوْ أَلْقَىٰ مَعَاذِيرَهُۥ ﴿١٥

(14-15) Hatta, mazeretlerini ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.

— Diyanet İşleri

AYARLAR