بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَقِيلَ مَنْۜ رَاقٍ ﴿٢٧

Çare bulacak kim? denir.

— İbni Kesir

وَظَنَّ أَنَّهُ ٱلْفِرَاقُ ﴿٢٨

Ve ayrılık vaktinin geldiğini anlar.

— İbni Kesir

وَٱلْتَفَّتِ ٱلسَّاقُ بِٱلسَّاقِ ﴿٢٩

Bacak da bacağa dolaşır.

— İbni Kesir

إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ ٱلْمَسَاقُ ﴿٣٠

O gün; sevk, yalnız Rabbınadır.

— İbni Kesir

فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ ﴿٣١

Tasdik etmemişti, namaz da kılmamıştı.

— İbni Kesir

وَلَٰكِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ ﴿٣٢

Fakat yalanlamış, yüz çevirmişti.

— İbni Kesir

ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ يَتَمَطَّىٰٓ ﴿٣٣

Sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti.

— İbni Kesir

أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ ﴿٣٤

Yazıklar olsun sana, yazıklar.

— İbni Kesir

ثُمَّ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰٓ ﴿٣٥

Yine yazıklar olsun sana, yazıklar.

— İbni Kesir

أَيَحْسَبُ ٱلْإِنسَٰنُ أَن يُتْرَكَ سُدًى ﴿٣٦

İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?

— İbni Kesir

أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِىٍّ يُمْنَىٰ ﴿٣٧

O, akıtılan bir meni damlası değil miydi?

— İbni Kesir

AYARLAR