بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ ﴿٢٢

O gün birtakım yüzler ışıl ışıl parlar.

— Seyyid Kutub

إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٌ ﴿٢٣

Onlar Rabblerine bakar.

— Seyyid Kutub

وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍۭ بَاسِرَةٌ ﴿٢٤

O gün birtakım suratlar da asıktır.

— Seyyid Kutub

تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ ﴿٢٥

Bel kırıcı bir belaya uğrayacakları kaygısını taşırlar.

— Seyyid Kutub

كَلَّآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلتَّرَاقِىَ ﴿٢٦

Hayır hayır, can köprücük kemiğine dayandığı zaman.

— Seyyid Kutub

وَقِيلَ مَنْۜ رَاقٍ ﴿٢٧

Bu hastayı iyileştirecek biri yok mu? diye sorarlar.

— Seyyid Kutub

وَظَنَّ أَنَّهُ ٱلْفِرَاقُ ﴿٢٨

Adam, ayrılma zamanının geldiğini anlar.

— Seyyid Kutub

وَٱلْتَفَّتِ ٱلسَّاقُ بِٱلسَّاقِ ﴿٢٩

Çırpınırken ayakları birbirine dolaşır.

— Seyyid Kutub

إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ ٱلْمَسَاقُ ﴿٣٠

O gün Rabbine doğru yolculuk vardır.

— Seyyid Kutub

فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ ﴿٣١

Adam ne inandı, ne namaz kıldı.

— Seyyid Kutub

وَلَٰكِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ ﴿٣٢

Tersine inkâr etti ve sırt çevirdi.

— Seyyid Kutub

AYARLAR