بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَلَوۡ أَلۡقَىٰ مَعَاذِيرَهُۥ ١٥

Dökse de ortaya maziretlerini.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ma'zeretlerini sayıp dökse de.

– İbni Kesir

(14-15) Hatta, mazeretlerini ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.

– Diyanet İşleri

Velev ki o, (bütün) ma'ziretlerini (meydana) atmış olsun.

– Hasan Basri Çantay

Birtakım mazeretler ileri sürse de.

– Seyyid Kutub

لَا تُحَرِّكۡ بِهِۦ لِسَانَكَ لِتَعۡجَلَ بِهِۦٓ ١٦

Depretme ona dilini iyvedinden onu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onu acele etmen için dilini onunla beraber oynatma.

– İbni Kesir

(Ey Muhammed!) Onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.

– Diyanet İşleri

Onu acele (kavrayıb ezber) etmen için (Cebrâîl vahyi iyice bitirmeden) dilini onunla depretme.

– Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed, Cebrail sana Kur'an'ı okurken, acele edip onun söylediklerini tekrarlama.

– Seyyid Kutub

إِنَّ عَلَيۡنَا جَمۡعَهُۥ وَقُرۡءَانَهُۥ ١٧

Çünkü bize aiddir onun cemi ve Kur’an’ı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz onu toplamak ve okutmak Bize aittir.

– İbni Kesir

Şüphesiz onu toplamak ve okumak bize aittir.

– Diyanet İşleri

Onu (göğsünde) toplamak, onu (dilinde akıtıb) okutmak şübhesiz bize âiddir.

– Hasan Basri Çantay

Bu Kur'an'ı senin hafızanda toplamak ve sana okumak bize düşen bir iştir.

– Seyyid Kutub

فَإِذَا قَرَأۡنَٰهُ فَٱتَّبِعۡ قُرۡءَانَهُۥ ١٨

Biz okudukmu o vakit takip et o Kur’an’ı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Öyleyse Biz, onu okuduğumuz vakit; sen, onun okunuşunu dinle.

– İbni Kesir

O hâlde, biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşuna uy.

– Diyanet İşleri

Öyleyse biz onu okuduğumuz vakit sen onun kıraatine uy.

– Hasan Basri Çantay

Sana onu okuduğumuzda, onun okunuşunu izle.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ إِنَّ عَلَيۡنَا بَيَانَهُۥ ١٩

Sonra bize aiddir yine onun beyanı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra şüphesiz onu açıklamak da Bize aittir.

– İbni Kesir

Sonra onu açıklamak da bize aittir.

– Diyanet İşleri

Sonra onu açıklamak da hakıykat bize âiddir.

– Hasan Basri Çantay

Sonra onu sana açıklamak da bize düşen bir iştir.

– Seyyid Kutub

كـَلَّا بَلۡ تُحِبُّونَ ٱلۡعَاجِلَةَ ٢٠

Hayır hayır siz peşîni seviyorsunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, bilakis siz, çabuk geçeni seversiniz.

– İbni Kesir

(20-21) Hayır! Siz dünyayı seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz.

– Diyanet İşleri

Yok yok, siz çarçabuk geçen (bu dünyây) i seversiniz.,

– Hasan Basri Çantay

Hayır hayır! Ey insanlar, sizler şu kısa süreli dünyayı seviyorsunuz.

– Seyyid Kutub

وَتَذَرُونَ ٱلۡأٓخِرَةَ ٢١

Ve Âhiret’i bırakıyorsunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve ahireti bırakırsınız.

– İbni Kesir

(20-21) Hayır! Siz dünyayı seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz.

– Diyanet İşleri

Âhireti bırakırsınız.

– Hasan Basri Çantay

Ahireti gözardı ediyorsunuz.

– Seyyid Kutub

وُجُوهٞ يَوۡمَئِذٖ نَّاضِرَةٌ ٢٢

Nice yüzler o gün ışılar parlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir takım yüzler o gün parlayacak,

– İbni Kesir

O gün birtakım yüzler aydındır.

– Diyanet İşleri

Yüzler (vardır) o gün ter-ü tazedir.

– Hasan Basri Çantay

O gün birtakım yüzler ışıl ışıl parlar.

– Seyyid Kutub

إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٞ ٢٣

Rabb’ine nâzır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Rabblarına bakacaklardır.

– İbni Kesir

Rablerine bakarlar.

– Diyanet İşleri

Rablerine bakacakdır.

– Hasan Basri Çantay

Onlar Rabblerine bakar.

– Seyyid Kutub

وَوُجُوهٞ يَوۡمَئِذِۭ بَاسِرَةٞ ٢٤

Nice yüzler de o gün ekşir pusarır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir takım yüzler de asıktır.

– İbni Kesir

O gün birtakım yüzler de asıktır.

– Diyanet İşleri

Yüzler (vardır), o gün burtarıkdır.

– Hasan Basri Çantay

O gün birtakım suratlar da asıktır.

– Seyyid Kutub

تَظُنُّ أَن يُفۡعَلَ بِهَا فَاقِرَةٞ ٢٥

Anlar ki kendilerine bel kıran yapılır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Belkemiğinin kırılacağını anlar.

– İbni Kesir

Bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacaklarını anlarlar.

– Diyanet İşleri

Anlar ki kendisine bel kemiklerini kıracak çok belâ (lı bir iş) yapılacak.

– Hasan Basri Çantay

Bel kırıcı bir belaya uğrayacakları kaygısını taşırlar.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu