بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ ٱلۡخَآئِضِينَ ٤٥

“Batıla dalanlarla birlikte biz de dalardık.”

– Diyanet İşleri

وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوۡمِ ٱلدِّينِ ٤٦

“Ceza gününü de yalanlıyorduk.”

– Diyanet İşleri

حَتَّىٰٓ أَتَىٰنَا ٱلۡيَقِينُ ٤٧

“Nihayet ölüm bize gelip çattı.”

– Diyanet İşleri

فَمَا تَنفَعُهُمۡ شَفَٰعَةُ ٱلشَّٰفِعِينَ ٤٨

Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.

– Diyanet İşleri

فَمَا لَهُمۡ عَنِ ٱلتَّذۡكِرَةِ مُعۡرِضِينَ ٤٩

Böyle iken onlara ne oluyor da, öğütten yüz çeviriyorlar?

– Diyanet İşleri

كَأَنَّهُمۡ حُمُرٞ مُّسۡتَنفِرَةٞ ٥٠

(50-51) Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler.

– Diyanet İşleri

فَرَّتۡ مِن قَسۡوَرَةِۭ ٥١

(50-51) Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler.

– Diyanet İşleri

بَلۡ يُرِيدُ كُلُّ ٱمۡرِيٕٖ مِّنۡهُمۡ أَن يُؤۡتَىٰ صُحُفٗا مُّنَشَّرَةٗ ٥٢

Hatta onlardan her bir kişi, kendisine açılmış sahifeler verilmesini istiyor.

– Diyanet İşleri

كـَلَّاۖ بَل لَّا يَخَافُونَ ٱلۡأٓخِرَةَ ٥٣

Hayır, hayır! Onlar ahiretten korkmuyorlar.

– Diyanet İşleri

كـَلَّآ إِنَّهُۥ تَذۡكِرَةٞ ٥٤

Hayır, düşündükleri gibi değil! Şüphesiz bu (Kur’an) bir uyarıdır.

– Diyanet İşleri

فَمَن شَآءَ ذَكَرَهُۥ ٥٥

Artık kim dilerse ondan öğüt alır.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu