بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالُواْ لَمْ نَكُ مِنَ ٱلْمُصَلِّينَ ٤٣

Cehennemlikler derler ki; «Biz namaz kılanlardan değildik.

– Seyyid Kutub

وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ ٱلْمِسْكِينَ ٤٤

Yoksulların karnını doyurmazdık.

– Seyyid Kutub

وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ ٱلْخَآئِضِينَ ٤٥

Bizim gibi olanlarla birlikte asılsız ve bozguncu konuşmalara dalardık.

– Seyyid Kutub

وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ ٱلدِّينِ ٤٦

Hesap verme gününü inkar ederdik.

– Seyyid Kutub

حَتَّىٰٓ أَتَىٰنَا ٱلْيَقِينُ ٤٧

Sonunda bir de ölüm gelip çattı.»

– Seyyid Kutub

فَمَا تَنفَعُهُمْ شَفَٰعَةُ ٱلشَّٰفِعِينَ ٤٨

Artık onlara şefaat edebilecek olanların aracılığı yarar sağlamaz.

– Seyyid Kutub

فَمَا لَهُمْ عَنِ ٱلتَّذْكِرَةِ مُعْرِضِينَ ٤٩

O halde onlar niye hatırlatmalara, öğütlere yüz çeviriyorlar?

– Seyyid Kutub

كَأَنَّهُمْ حُمُرٌ مُّسْتَنفِرَةٌ ٥٠

Yaban eşekleri gibidirler.

– Seyyid Kutub

فَرَّتْ مِن قَسْوَرَةٍۭ ٥١

Arslandan korkup kaçan.

– Seyyid Kutub

بَلْ يُرِيدُ كُلُّ ٱمْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُؤْتَىٰ صُحُفًا مُّنَشَّرَةً ٥٢

Aslında bunların her biri, kendisine okunmaya hazır kutsal sayfalar inmesini istiyor.

– Seyyid Kutub

كَلَّاۖ بَل لَّا يَخَافُونَ ٱلْءَاخِرَةَ ٥٣

Hayır, hayır! Aslında onlar ahiretten korkmuyorlar.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu