بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَمَا جَعَلْنَآ أَصْحَٰبَ ٱلنَّارِ إِلَّا مَلَٰٓئِكَةًۙ وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ لِيَسْتَيْقِنَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلْكِتَٰبَ وَيَزْدَادَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِيمَٰنًاۙ وَلَا يَرْتَابَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلْكِتَٰبَ وَٱلْمُؤْمِنُونَۙ وَلِيَقُولَ ٱلَّذِينَ فِى قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَٱلْكَٰفِرُونَ مَاذَآ أَرَادَ ٱللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًاۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ ٱللَّهُ مَن يَشَآءُ وَيَهْدِى مَن يَشَآءُۚ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَۚ وَمَا هِىَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْبَشَرِ ﴿٣١

Hem biz o ateşin muhafızlarını hep melâike yaptık, sayılarını da ancak küfr edenler için bir fitne kıldık ki kitap verilmiş olanlar yakîn edinsin ve iman edenlere iman artırsın, kitap verilenler ve mü'minler şüphelenmesin, kalblerinde bir maraz bulunanlarla kâfirler de desin: Allah bununla meselâ ne murad etmiş? İşte böyle Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir ve Rabbi’nin ordularını ancak kendisi bilir ve o ancak bir öğüttür düşünmek için beşer.

— Elmalılı Hamdi Yazır

كَلَّا وَٱلْقَمَرِ ﴿٣٢

Hayır hayır o kamere.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَٱلَّيْلِ إِذْ أَدْبَرَ ﴿٣٣

Ve döndüğü dem o geceye.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَٱلصُّبْحِ إِذَآ أَسْفَرَ ﴿٣٤

Ve açtığı sıra o sabaha kasem olsun ki.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّهَا لَإِحْدَى ٱلْكُبَرِ ﴿٣٥

Her halde büyüklerin biridir o sekar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

نَذِيرًا لِّلْبَشَرِ ﴿٣٦

Gocundurmak içi beşeri.

— Elmalılı Hamdi Yazır

لِمَن شَآءَ مِنكُمْ أَن يَتَقَدَّمَ أَوْ يَتَأَخَّرَ ﴿٣٧

İçinizden ileri gitmek veya geri kalmak istiyen kimseleri.

— Elmalılı Hamdi Yazır

كُلُّ نَفْسٍۭ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ ﴿٣٨

Her nefis kazancına bağlıdır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِلَّآ أَصْحَٰبَ ٱلْيَمِينِ ﴿٣٩

Ancak ashabı yemîn.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فِى جَنَّٰتٍ يَتَسَآءَلُونَ ﴿٤٠

Cennetlerdedir, soruşdururlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

عَنِ ٱلْمُجْرِمِينَ ﴿٤١

AYARLAR