بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَجَعَلۡتُ لَهُۥ مَالٗا مَّمۡدُودٗا ١٢

Hem uzun boylu mal verdim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kendisine bol bol mal verdiğimi,

– İbni Kesir

(12-13) Ona bol mal ve gözü önünde duran oğullar verdim.

– Diyanet İşleri

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

– Hasan Basri Çantay

Ona bol bol mal verdim.

– Seyyid Kutub

وَبَنِينَ شُهُودٗا ١٣

Hem goz önünde uğullar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Görülen oğullar verdiğimi,

– İbni Kesir

(12-13) Ona bol mal ve gözü önünde duran oğullar verdim.

– Diyanet İşleri

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

– Hasan Basri Çantay

Gözü önünden ayrılmayan evlatlar verdim.

– Seyyid Kutub

وَمَهَّدتُّ لَهُۥ تَمۡهِيدٗا ١٤

Hem kendisine bir döşeyip döşedim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onun için yaydıkça yaydığımı.

– İbni Kesir

Kendisine alabildiğine imkânlar sağladım.

– Diyanet İşleri

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

– Hasan Basri Çantay

Her işini yoluna koydum.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ يَطۡمَعُ أَنۡ أَزِيدَ ١٥

Sonra da tama eder ki daha artırayım.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra daha da artırmamı umar o.

– İbni Kesir

Sonra da o hırsla daha da artırmamı umar.

– Diyanet İşleri

Sonra da o (bütün bunlara rağmen) hırs ile daha da artırmamı ister.

– Hasan Basri Çantay

Böyleyken halâ daha çoğunu vermemi bekliyor.

– Seyyid Kutub

كـَلَّآۖ إِنَّهُۥ كَانَ لِأٓيَٰتِنَا عَنِيدٗا ١٦

Hayır, çünkü o bizim âyetlerimize bir anud kesildi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır; çünkü o, ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.

– İbni Kesir

Hayır, umduğu gibi olmayacak. Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı inatçıdır.

– Diyanet İşleri

Hayır (kat'iyyen artırmayacağım). Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı alabildiğine bir inâdcı (kesilmiş) dir.

– Hasan Basri Çantay

Hayır, hayır! O ayetlerimize inatla karşı çıkıyor.

– Seyyid Kutub

سَأُرۡهِقُهُۥ صَعُودًا ١٧

Ben onu dimdik sarpa sardıracağım.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ben; onu sarp bir yokuşa sardıracağım.

– İbni Kesir

Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım.

– Diyanet İşleri

Ben onu sarp bir yokuşa sardıracağım.

– Hasan Basri Çantay

Onu sarp bir yokuşa saracağım.

– Seyyid Kutub

إِنَّهُۥ فَكَّرَ وَقَدَّرَ ١٨

Çünkü o bir düşündü, ölçtü biçti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu o, düşündü ve ölçüp biçti.

– İbni Kesir

Çünkü o, düşündü taşındı, ölçtü biçti.

– Diyanet İşleri

Çünkü o (Kur'an hakkında ne diyeceğini) uzun uzadıya düşündü, (kendine göre gûyâ bir) ölçü koydu.

– Hasan Basri Çantay

O düşündü ve değerlendirme yaptı.

– Seyyid Kutub

فَقُتِلَ كَيۡفَ قَدَّرَ ١٩

Kahrolası nasıl bitçi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Canı çıkası, nasıl da ölçüp biçti.

– İbni Kesir

Kahrolası nasıl da ölçtü biçti!

– Diyanet İşleri

Hay kahr olası! Ne biçim ölçü kurdu o?

– Hasan Basri Çantay

Kahrolası, nasıl bir değerlendirme yaptı?

– Seyyid Kutub

ثُمَّ قُتِلَ كَيۡفَ قَدَّرَ ٢٠

Sonra kahr olası nasıl biçti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra yine canı çıkası nasıl da öşçüp biçti.

– İbni Kesir

Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti!

– Diyanet İşleri

Yine kahr olası, nasıl ölçü yapdı o?!

– Hasan Basri Çantay

Bir daha kahrolası, nasıl bir değerlendirme yaptı?

– Seyyid Kutub

ثُمَّ نَظَرَ ٢١

Sonra baktı.

– İbni Kesir

Sonra (Kur’an hakkında) derin derin düşündü.

– Diyanet İşleri

Sonra bakdı.

– Hasan Basri Çantay

Sonra baktı,

– Seyyid Kutub

ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ ٢٢

Sonra kaşını çattı ve ekşiyerek surat astı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra kaşlarını çattı, suratını astı.

– İbni Kesir

Sonra yüzünü ekşitti, kaşlarını çattı.

– Diyanet İşleri

Sonra (ümîdsizliğinden ve öfkesinden) kaşlarını çatdı, suratını asdı.

– Hasan Basri Çantay

Sonra suratını astı ve kaşlarını çattı.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu