بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

رَّبُّ ٱلْمَشْرِقِ وَٱلْمَغْرِبِ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ فَٱتَّخِذْهُ وَكِيلًا ﴿٩

Doğunun ve Batının Rabbıdır. O'ndan başka ilah yoktur. Öyleyse onu vekil edin.

— İbni Kesir

وَٱصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَٱهْجُرْهُمْ هَجْرًا جَمِيلًا ﴿١٠

Onların söylediklerine sabret ve yanlarından güzellikle ayrıl.

— İbni Kesir

وَذَرْنِى وَٱلْمُكَذِّبِينَ أُوْلِى ٱلنَّعْمَةِ وَمَهِّلْهُمْ قَلِيلًا ﴿١١

Nimet sahibi olan o yalancıları Bana bırak. Ve onlara biraz mühlet ver.

— İbni Kesir

إِنَّ لَدَيْنَآ أَنكَالًا وَجَحِيمًا ﴿١٢

Muhakkak ki katımızda, ağır boyunduruklar ve cehennem var.

— İbni Kesir

وَطَعَامًا ذَا غُصَّةٍ وَعَذَابًا أَلِيمًا ﴿١٣

Boğazı tıkayan bir yiyecek ve elim bir azab var.

— İbni Kesir

يَوْمَ تَرْجُفُ ٱلْأَرْضُ وَٱلْجِبَالُ وَكَانَتِ ٱلْجِبَالُ كَثِيبًا مَّهِيلًا ﴿١٤

O gün; yeryüzü ve dağlar sarsılır. Ve dağlar yumuşak kum yığını haline gelir.

— İbni Kesir

إِنَّآ أَرْسَلْنَآ إِلَيْكُمْ رَسُولًا شَٰهِدًا عَلَيْكُمْ كَمَآ أَرْسَلْنَآ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ رَسُولًا ﴿١٥

Doğrusu Biz; Firavun'a bir peygamber göndedriğimiz gibi, size de üzerinize şehadet edecek bir peygamber gönderdik.

— İbni Kesir

فَعَصَىٰ فِرْعَوْنُ ٱلرَّسُولَ فَأَخَذْنَٰهُ أَخْذًا وَبِيلًا ﴿١٦

Fakat Firavun, o peygambere isyan etti. Biz de onu ağır bir yakalayışla yakaladık.

— İbni Kesir

فَكَيْفَ تَتَّقُونَ إِن كَفَرْتُمْ يَوْمًا يَجْعَلُ ٱلْوِلْدَٰنَ شِيبًا ﴿١٧

Eğer küfrederseniz; gençleri yaşlı kılan bir günden nasıl korunabileceksiniz?

— İbni Kesir

ٱلسَّمَآءُ مُنفَطِرٌۢ بِهِۦۚ كَانَ وَعْدُهُۥ مَفْعُولًا ﴿١٨

Gök, onunla yarılmış ve O'nun vaadi yerini bulmuştur.

— İbni Kesir

إِنَّ هَٰذِهِۦ تَذْكِرَةٌۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ سَبِيلًا ﴿١٩

Muhakkak ki bu; bir öğüttür. Dileyen, Rabbına doğru bir yol edinir.

— İbni Kesir

AYARLAR