بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَأَنَّا لَمَّا سَمِعْنَا ٱلْهُدَىٰٓ ءَامَنَّا بِهِۦۖ فَمَن يُؤْمِنۢ بِرَبِّهِۦ فَلَا يَخَافُ بَخْسًا وَلَا رَهَقًا ﴿١٣

Ve doğrusu biz o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iman ettik, her kim o Rabb’ine iman ederse artık ne hakkı yenmek ne de istilâ olunmak korkusu kalmaz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu biz, hidayeti işittiğimizde ona inandık. Kim Rabbına iman ederse; o, ecrinin eksiltilmesinden ve kendisine haksızlık edilmesinden korkmaz.

— İbni Kesir

“Gerçekten biz hidayet rehberini (Kur’an’ı) işitince ona inandık. Kim Rabbine inanırsa, artık ne hakkının eksik verilmesinden, ne de haksızlığa uğramaktan korkar.”

— Diyanet İşleri

«Doğrusu, biz o hidâyeti (Kur'ânı) dinleyince ona îmân etdik. Kim de Rabbine îmân ederse o, ne bir (ecrinin) eksileceğinden, ne de bir haksızlığa uğrayacağından korkmaz».

— Hasan Basri Çantay

Biz doğru yola ileten Kur'ân'ı işitir işitmez ona inandık. Kim Rabbine inanırsa ne haksızlığa uğramaktan ve ne zora koşulmaktan korkar.

— Seyyid Kutub

وَأَنَّا مِنَّا ٱلْمُسْلِمُونَ وَمِنَّا ٱلْقَٰسِطُونَۖ فَمَنْ أَسْلَمَ فَأُوْلَٰٓئِكَ تَحَرَّوْاْ رَشَدًا ﴿١٤

Ve doğrusu bizler: bizlerden müslimler de var, haksızlar da var, müslim olanlar, işte onlar rüşd-ü sevabı arayanlardır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İçimizden teslim olanlar da vardır, kendilerine yazık edenler de. Kim teslim olursa; işte onlar, doğru yolu aramış olanlardır.

— İbni Kesir

“Kuşkusuz içimizde müslüman olanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Kim müslüman olursa, işte onlar doğruyu arayıp bulmuşlardır.”

— Diyanet İşleri

«Gerçek kimimiz müslümanlar, kimimiz ise zulmedenlerdir. Müslüman olan kişiler (yok mu?) işte onlar doğru yolu ara (yıb bul) muşlardır».

— Hasan Basri Çantay

Aramızda Müslümanlar olduğu gibi gerçeğe sırt çevirenler de var. Müslüman olanlar, doğruyu arayıp bulanlardır.

— Seyyid Kutub

وَأَمَّا ٱلْقَٰسِطُونَ فَكَانُواْ لِجَهَنَّمَ حَطَبًا ﴿١٥

Amma haksızlar cehenneme odun olmuşlardır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kendilerine yazık edenlere gelince; onlar da cehenneme odun oldular.

— İbni Kesir

“Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.”

— Diyanet İşleri

«Zulmedenlere gelince : Onlar da cehenneme odun oldular».

— Hasan Basri Çantay

Gerçeğe sırt çevirenler ise cehennem odunlarıdırlar.

— Seyyid Kutub

وَأَلَّوِ ٱسْتَقَٰمُواْ عَلَى ٱلطَّرِيقَةِ لَأَسْقَيْنَٰهُم مَّآءً غَدَقًا ﴿١٦

Ve hakikat o tarikat üzere istikametle gitselerdi elbette kendilerini bol bir su ile suvarırdık.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şayet onlar, yol üzerinde istikameti bulmuş olsalardı; onlara bol bol su içirirdik.

— İbni Kesir

(16-17) Yine de ki: “Bana şöyle de vahyedildi: ‘Eğer yolda dosdoğru olurlarsa, mutlaka onlara bol yağmur yağdırırız ki bununla onları imtihan edelim. Kim Rabbinin zikrinden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.”

— Diyanet İşleri

(Bana) şu hakıykat da (vahyedildi:) Eğer onlar o yol üzerinde dosdoğru gitselerdi elbette onlara bol su içirirdik.

— Hasan Basri Çantay

Eğer onlar doğru yola girselerdi kendilerine gürül gürül su sunardık.

— Seyyid Kutub

لِّنَفْتِنَهُمْ فِيهِۚ وَمَن يُعْرِضْ عَن ذِكْرِ رَبِّهِۦ يَسْلُكْهُ عَذَابًا صَعَدًا ﴿١٧

Ki onları onun içinde imtihan edelim, her kim de Rabbi’nin zikrinden yüz çevirirse o onu gittikçe yükselen bir azâba sokar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ki onları bununla tecrübe edelim. Kim Rabbının zikrinden yüz çevirirse; onu, gittikçe artan bir azaba uğratır.

— İbni Kesir

(16-17) Yine de ki: “Bana şöyle de vahyedildi: ‘Eğer yolda dosdoğru olurlarsa, mutlaka onlara bol yağmur yağdırırız ki bununla onları imtihan edelim. Kim Rabbinin zikrinden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.”

— Diyanet İşleri

Bu hususda onları imtihaana çekelim diye. Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse (Rabbi) onu (üstüne çıkıb yükselecek ve mağlub edecek) çetin bir azaba sokar.

— Hasan Basri Çantay

Böylece onları sınavdan geçirirdik. Kim Rabbini anmaktan vazgeçerse gittikçe artan ağır azaba çarptırılır.

— Seyyid Kutub

وَأَنَّ ٱلْمَسَٰجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُواْ مَعَ ٱللَّهِ أَحَدًا ﴿١٨

Ve hakikat mescidler hep Allah içindir, o halde Allah’ın yanında başka birine duâ etmeyin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki mescidler, Allah içindir. Öyleyse Allah ile beraber başkasına ibadet etmeyin.

— İbni Kesir

“Şüphesiz mescitler, Allah’ındır. O hâlde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin.”

— Diyanet İşleri

Hakıykatde mescidler Allahındır. Onun için Allah ile birlikde hiçbir (şey'e, hiçbir kimseye) tapmayın.

— Hasan Basri Çantay

Mescidler, camiler Allah içindirler. Öyleyse oralarda Allah'ın yanısıra başkasına yalvarmayınız.

— Seyyid Kutub

وَأَنَّهُۥ لَمَّا قَامَ عَبْدُ ٱللَّهِ يَدْعُوهُ كَادُواْ يَكُونُونَ عَلَيْهِ لِبَدًا ﴿١٩

Ve filhakika o Allah’ın kulu kalkmış ona duâ ederken üzerine keçelene yazdılar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu Allah'ın kulu, kalkıp O'na yalvarınca; neredeyse çevresinde keçe gibi oluyorlardı.

— İbni Kesir

“Allah’ın kulu (Muhammed), O’na ibadet etmek için kalktığında cinler nerede ise (Kur’an’ı dinlemek için kalabalıktan) onun etrafında birbirlerine geçiyorlardı.

— Diyanet İşleri

(Bana) şu hakıykat de (vahyedilmişdir:) Allahın kulu Ona ibâdet için (namaza) kalkdığı zaman nerdeyse onlar, etrafında keçeler (gibi dertop) oluyorlardı.

— Hasan Basri Çantay

Allah'ın kulu Muhammed, Rabbine yalvarmaya durunca müşrikler birbirlerine abanarak keçe gibi çevresini sararlardı.

— Seyyid Kutub

قُلْ إِنَّمَآ أَدْعُواْ رَبِّى وَلَآ أُشْرِكُ بِهِۦٓ أَحَدًا ﴿٢٠

De ki ben ancak Rabb’ime duâ ederim ve ona hiç bir şerik koşmam.

— Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Ben; ancak Rabbıma yalvarırım. Ve O'na hiç kimseyi ortak koşmam.

— İbni Kesir

De ki: “Şüphesiz ben ancak Rabbime ibadet ederim ve O’na hiç kimseyi ortak koşmam.”

— Diyanet İşleri

De ki: (Habîbim): «Ben ancak Rabbime düâ ediyorum. Ona hiçbirini ortak koşmam».

— Hasan Basri Çantay

De ki: «Ben sırf Rabbime yalvarırım, O'na hiç kimseyi ortak koşmam.»

— Seyyid Kutub

قُلْ إِنِّى لَآ أَمْلِكُ لَكُمْ ضَرًّا وَلَا رَشَدًا ﴿٢١

De ki haberiniz olsun ben size kendiliğimden ne bir zarar, ne de bir irşad yapamam.

— Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Ben; size zarar vermeye de, iyilik yapmaya da muktedir değilim.

— İbni Kesir

De ki: “Şüphesiz ben, size ne zarar verebilir ne de fayda sağlayabilirim.”

— Diyanet İşleri

De ki: «Hakıykat ben sizin için ne bir zarar (yapmak), ne de bir hayır (getirmek kudretine) mâlik değilim».

— Hasan Basri Çantay

De ki: «Ben size ne zarar verebilirim ve ne de fayda sağlayabilirim.»

— Seyyid Kutub

قُلْ إِنِّى لَن يُجِيرَنِى مِنَ ٱللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِن دُونِهِۦ مُلْتَحَدًا ﴿٢٢

De ki Allah’dan beni kimse kurtaramaz ve ben ondan başka bir sığınacak bulamam.

— Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Doğrusu kimse beni, Allah'a karşı savunamaz. Ve ben, O'ndan başka bir sığınak da bulamam.

— İbni Kesir

De ki: “Gerçekten beni Allah’a karşı hiç kimse asla koruyamaz ve yine asla O’ndan başka sığınacak kimse de bulamam.”

— Diyanet İşleri

De ki: «Hakıykat ben (isyan edersem) beni Allah (ın azabın) dan kimse kat'iyyen kurtaramaz ve ben Ondan başka bir sığınak da, kaabil değil, bulamam».

— Hasan Basri Çantay

De ki: «Hiç kimse beni Allah'ın elinden kurtaramaz; ben O'nun dışında hiçbir sığınak bulamam.»

— Seyyid Kutub

إِلَّا بَلَٰغًا مِّنَ ٱللَّهِ وَرِسَٰلَٰتِهِۦۚ وَمَن يَعْصِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَإِنَّ لَهُۥ نَارَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًا ﴿٢٣

Ancak Allah’dan ve risalâtından bir tebliğ yapabilirim, her kim de Allah’a ve Resulü’ne isyan ederse muhakakki ona cehennem ateşi var, içinde ebedâ kalmak üzere onlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Benim vazifem; ancak Allah katından olanı ve O'nun risaletlerini tebliğ etmektir. Kim, Allah'a ve Rasulüne isyan ederse; muhakkak ki onun için, cehennem ateşi vardır. Orada ebediyyen kalacaklardır.

— İbni Kesir

“Ancak Allah’tan gelenleri tebliğ edebilirim ve O’nun vahiylerini açıklayabilirim. Kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz onlar için, içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır.”

— Diyanet İşleri

«(Benim elimden gelen) ancak Allahdan olanı, Onun gönderdiklerini tebliğdir. Kim Allaha ve peygamberine ısyân ederse şübhesiz onun için cehennem ateşi vardır, kendileri orada ebedî, dâim kalıcılar olmak üzere.

— Hasan Basri Çantay

Benim görevim, sadece Allah'tan gelen direktifleri, O'nun mesajını duyurmaktır. Allah'a ve Peygamber'e başkaldıranları, içinde sürekli kalacakları cehennem ateşi bekliyor.

— Seyyid Kutub

AYARLAR