بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَٱلَّذِينَ هُم مِّنْ عَذَابِ رَبِّهِم مُّشْفِقُونَ ٢٧
Ve onlar ki; Rabblarının azabından korkarlar.
إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ ٢٨
Doğrusu onlar, Rabblarının azabından güvende değildirler.
وَٱلَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَٰفِظُونَ ٢٩
Ve onlar ki; mahrem yerlerini korurlar.
إِلَّا عَلَىٰٓ أَزْوَٰجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَٰنُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ ٣٠
Ancak eşleri ve sağ ellerinin malik oldukları müstesna. Doğrusu onlar, bunun için kınanacak değildirler.
فَمَنِ ٱبْتَغَىٰ وَرَآءَ ذَٰلِكَ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْعَادُونَ ٣١
Kim de bundan ötesini ararsa; işte onlar, haddi aşanların kendileridir.
وَٱلَّذِينَ هُمْ لِأَمَٰنَٰتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَٰعُونَ ٣٢
Ve onlar ki; emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler.
وَٱلَّذِينَ هُم بِشَهَٰدَٰتِهِمْ قَآئِمُونَ ٣٣
Ve onlar ki; şahidliklerini gereği gibi yaparlar.
وَٱلَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ ٣٤
Ve onlar ki; namazlarını muhafaza ederler.
أُوْلَٰٓئِكَ فِى جَنَّٰتٍ مُّكْرَمُونَ ٣٥
İşte bunlar; cennetlerde ikram olunanlardır.
فَمَالِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ قِبَلَكَ مُهْطِعِينَ ٣٦
O küfredenlere ne oluyor ki; gözlerini sana doğru dikip bakmaktadırlar.