بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ٱلَّذِينَ هُمۡ عَلَىٰ صَلَاتِهِمۡ دَآئِمُونَ ٢٣

Onlar ki; namazlarında daimdirler.

– İbni Kesir

وَٱلَّذِينَ فِيٓ أَمۡوَٰلِهِمۡ حَقّٞ مَّعۡلُومٞ ٢٤

Ve onlar ki; mallarında belirli bir hak vardır;

– İbni Kesir

لِّلسَّآئِلِ وَٱلۡمَحۡرُومِ ٢٥

Dilenen ve yoksula.

– İbni Kesir

وَٱلَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوۡمِ ٱلدِّينِ ٢٦

Onlar ki; din gününü doğrularlar.

– İbni Kesir

وَٱلَّذِينَ هُم مِّنۡ عَذَابِ رَبِّهِم مُّشۡفِقُونَ ٢٧

Ve onlar ki; Rabblarının azabından korkarlar.

– İbni Kesir

إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمۡ غَيۡرُ مَأۡمُونٖ ٢٨

Doğrusu onlar, Rabblarının azabından güvende değildirler.

– İbni Kesir

وَٱلَّذِينَ هُمۡ لِفُرُوجِهِمۡ حَٰفِظُونَ ٢٩

Ve onlar ki; mahrem yerlerini korurlar.

– İbni Kesir

إِلَّا عَلَىٰٓ أَزۡوَٰجِهِمۡ أَوۡ مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُهُمۡ فَإِنَّهُمۡ غَيۡرُ مَلُومِينَ ٣٠

Ancak eşleri ve sağ ellerinin malik oldukları müstesna. Doğrusu onlar, bunun için kınanacak değildirler.

– İbni Kesir

فَمَنِ ٱبۡتَغَىٰ وَرَآءَ ذَٰلِكَ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡعَادُونَ ٣١

Kim de bundan ötesini ararsa; işte onlar, haddi aşanların kendileridir.

– İbni Kesir

وَٱلَّذِينَ هُمۡ لِأَمَٰنَٰتِهِمۡ وَعَهۡدِهِمۡ رَٰعُونَ ٣٢

Ve onlar ki; emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler.

– İbni Kesir

وَٱلَّذِينَ هُم بِشَهَٰدَٰتِهِمۡ قَآئِمُونَ ٣٣

Ve onlar ki; şahidliklerini gereği gibi yaparlar.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu