بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَإِذَا مَسَّهُ ٱلۡخَيۡرُ مَنُوعًا ٢١

Hayır dokundumu kıskanç.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kendisine bir hayır dokununca da çok cimridir.

– İbni Kesir

Ona bir hayır dokunduğunda da eli sıkıdır.

– Diyanet İşleri

ona hayır dokununca da çok cimri dir.

– Hasan Basri Çantay

Kendisine hayır dokundu mu yoksullara yardım etmez..

– Seyyid Kutub

إِلَّا ٱلۡمُصَلِّينَ ٢٢

Müstesna ancak o musallîler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak namaz kılanlar müstesna.

– İbni Kesir

Ancak, namaz kılanlar başka.

– Diyanet İşleri

(22-23) (Fakat şunlar) öyle değil: Namaz kılanlar ki onlar namazlarına devam edenlerdir.

– Hasan Basri Çantay

Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.

– Seyyid Kutub

ٱلَّذِينَ هُمۡ عَلَىٰ صَلَاتِهِمۡ دَآئِمُونَ ٢٣

Onlar ki namazlarına müdavimdirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki; namazlarında daimdirler.

– İbni Kesir

Onlar, namazlarına devam eden kimselerdir.

– Diyanet İşleri

(22-23) (Fakat şunlar) öyle değil: Namaz kılanlar ki onlar namazlarına devam edenlerdir.

– Hasan Basri Çantay

Onlar ki: Namazlarını sürekli kılarlar aksatmazlar.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ فِيٓ أَمۡوَٰلِهِمۡ حَقّٞ مَّعۡلُومٞ ٢٤

Ve onlarki mallarında vardır bir hakkı malûm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onlar ki; mallarında belirli bir hak vardır;

– İbni Kesir

(24-25) Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir.

– Diyanet İşleri

(24-25) Mallarında sâil ve mahrum için belli bir hak tanıyanlar,

– Hasan Basri Çantay

Mallarında belli bir hisse vardır.

– Seyyid Kutub

لِّلسَّآئِلِ وَٱلۡمَحۡرُومِ ٢٥

Hem sâil için hem mahrum.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dilenen ve yoksula.

– İbni Kesir

(24-25) Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir.

– Diyanet İşleri

(24-25) Mallarında sâil ve mahrum için belli bir hak tanıyanlar,

– Hasan Basri Çantay

Saile ve mahruma.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوۡمِ ٱلدِّينِ ٢٦

Ve onlarki dîn gününü (ceza' gününü) tasdîk ederler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki; din gününü doğrularlar.

– İbni Kesir

Onlar, ceza gününü tasdik eden kimselerdir.

– Diyanet İşleri

ceza (ve hisab) gününün doğruluğuna inananlar.

– Hasan Basri Çantay

Ceza gününü tasdik ederler.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ هُم مِّنۡ عَذَابِ رَبِّهِم مُّشۡفِقُونَ ٢٧

Ve onlarki Rab’lerinin azâbından korkarlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onlar ki; Rabblarının azabından korkarlar.

– İbni Kesir

Onlar, Rablerinin azabından korkan kimselerdir.

– Diyanet İşleri

Bir de (şunlar): Rablerinin azabından korkanlar.

– Hasan Basri Çantay

Rabblerinin azabından korkarlar.

– Seyyid Kutub

إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمۡ غَيۡرُ مَأۡمُونٖ ٢٨

Çünkü rablarının azâbından emîn olunmaz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu onlar, Rabblarının azabından güvende değildirler.

– İbni Kesir

Çünkü, Rablerinin azabından emin olunamaz.

– Diyanet İşleri

Ki onlar filhakıyka Rablerinin azabından garantili değildirler.

– Hasan Basri Çantay

Çünkü Rabblerinin azabına güven olmaz.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ هُمۡ لِفُرُوجِهِمۡ حَٰفِظُونَ ٢٩

Ve onlarki apışlarını korurlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onlar ki; mahrem yerlerini korurlar.

– İbni Kesir

Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir.

– Diyanet İşleri

(29-30) Şunlar da (öyle): Karılarından, yahud sağ ellerinin mâlik olduklarından başkasına karşı utanacak yerlerini saklayanlar. Çünkü onlar (bunlar Hakkında) kınanmış değildirler.

– Hasan Basri Çantay

Irzlarını korurlar.

– Seyyid Kutub

إِلَّا عَلَىٰٓ أَزۡوَٰجِهِمۡ أَوۡ مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُهُمۡ فَإِنَّهُمۡ غَيۡرُ مَلُومِينَ ٣٠

Ancak zevcelerine veya milki yemînlerine başka, Çünkü bunda levm olunmazlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak eşleri ve sağ ellerinin malik oldukları müstesna. Doğrusu onlar, bunun için kınanacak değildirler.

– İbni Kesir

Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar.

– Diyanet İşleri

(29-30) Şunlar da (öyle): Karılarından, yahud sağ ellerinin mâlik olduklarından başkasına karşı utanacak yerlerini saklayanlar. Çünkü onlar (bunlar Hakkında) kınanmış değildirler.

– Hasan Basri Çantay

Yalnız eşlerine ya da ellerinin altında bulunan cariyelere karşı korumazlar. Bundan ötürü de onlar kınanmazlar.

– Seyyid Kutub

فَمَنِ ٱبۡتَغَىٰ وَرَآءَ ذَٰلِكَ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡعَادُونَ ٣١

Fakat ondan ötesini arayanlar, işte onlar haddi aşan hâşarılardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kim de bundan ötesini ararsa; işte onlar, haddi aşanların kendileridir.

– İbni Kesir

Kim bunun ötesini isterse, işte onlar sınırı aşan kimselerdir.

– Diyanet İşleri

Fakat bundan ötesini arayan kişiler (yok mu?) işte onlar haddi çiğneyip aşanların ta kendileridir.

– Hasan Basri Çantay

Ama kim bundan ötesini ararsa, onlar sınırı aşanlardır.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu