بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِذَا مَسَّهُ ٱلشَّرُّ جَزُوعٗا ٢٠

Kendisine kötülük dokunduğu zaman sızlanır.

– Diyanet İşleri

وَإِذَا مَسَّهُ ٱلۡخَيۡرُ مَنُوعًا ٢١

Ona bir hayır dokunduğunda da eli sıkıdır.

– Diyanet İşleri

إِلَّا ٱلۡمُصَلِّينَ ٢٢

Ancak, namaz kılanlar başka.

– Diyanet İşleri

ٱلَّذِينَ هُمۡ عَلَىٰ صَلَاتِهِمۡ دَآئِمُونَ ٢٣

Onlar, namazlarına devam eden kimselerdir.

– Diyanet İşleri

وَٱلَّذِينَ فِيٓ أَمۡوَٰلِهِمۡ حَقّٞ مَّعۡلُومٞ ٢٤

(24-25) Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir.

– Diyanet İşleri

لِّلسَّآئِلِ وَٱلۡمَحۡرُومِ ٢٥

(24-25) Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir.

– Diyanet İşleri

وَٱلَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوۡمِ ٱلدِّينِ ٢٦

Onlar, ceza gününü tasdik eden kimselerdir.

– Diyanet İşleri

وَٱلَّذِينَ هُم مِّنۡ عَذَابِ رَبِّهِم مُّشۡفِقُونَ ٢٧

Onlar, Rablerinin azabından korkan kimselerdir.

– Diyanet İşleri

إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمۡ غَيۡرُ مَأۡمُونٖ ٢٨

Çünkü, Rablerinin azabından emin olunamaz.

– Diyanet İşleri

وَٱلَّذِينَ هُمۡ لِفُرُوجِهِمۡ حَٰفِظُونَ ٢٩

Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir.

– Diyanet İşleri

إِلَّا عَلَىٰٓ أَزۡوَٰجِهِمۡ أَوۡ مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُهُمۡ فَإِنَّهُمۡ غَيۡرُ مَلُومِينَ ٣٠

Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu