بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَأَمَّا ثَمُودُ فَأُهْلِكُواْ بِٱلطَّاغِيَةِ ﴿٥

Amma Semud ihlâk ediliverdiler o tâgıye ile.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَأَمَّا عَادٌ فَأُهْلِكُواْ بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ ﴿٦

Ve amma Âd onlar da ihlâk ediliverdiler bir sarsar rüzgârı, azgın bir fırtına ile.

— Elmalılı Hamdi Yazır

سَخَّرَهَا عَلَيْهِمْ سَبْعَ لَيَالٍ وَثَمَٰنِيَةَ أَيَّامٍ حُسُومًا فَتَرَى ٱلْقَوْمَ فِيهَا صَرْعَىٰ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ خَاوِيَةٍ ﴿٧

Müsellat etmişti Allah onun üzerlerine yedi gece sekiz gün husûm halinde: köklerini kesmek üzere müstemirren. Bir de görürsün ki o kavmi o müddet zarfında yıkıla kalmışlar. Ve sanki içleri kof hurma kütükleri imişler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَهَلْ تَرَىٰ لَهُم مِّنۢ بَاقِيَةٍ ﴿٨

Bak şimdi görebilirmisin onlardan bir bakıyye.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَجَآءَ فِرْعَوْنُ وَمَن قَبْلَهُۥ وَٱلْمُؤْتَفِكَٰتُ بِٱلْخَاطِئَةِ ﴿٩

Firavun de geldi, ondan evvelkiler de, mütefikeler de hep o hatâ ile.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَعَصَوْاْ رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَّابِيَةً ﴿١٠

Hep rablarının Resulü’ne âsî oldular o da onları alıverdi mütezayid bir tutuş (kahir bir kabza) ile.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّا لَمَّا طَغَا ٱلْمَآءُ حَمَلْنَٰكُمْ فِى ٱلْجَارِيَةِ ﴿١١

Halbuki biz o su tuğyan ettiği vakit sizi akan gemide taşıdık.

— Elmalılı Hamdi Yazır

لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَآ أُذُنٌ وَٰعِيَةٌ ﴿١٢

Onu sizlere bir anid yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَإِذَا نُفِخَ فِى ٱلصُّورِ نَفْخَةٌ وَٰحِدَةٌ ﴿١٣

Çünkü sur üfürülüp de bir tek nefha.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَحُمِلَتِ ٱلْأَرْضُ وَٱلْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَٰحِدَةً ﴿١٤

O yer ve dağlar yükletilip arkasından da bir çarpılış çarpıldılar mı bir daf'a.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَيَوْمَئِذٍ وَقَعَتِ ٱلْوَاقِعَةُ ﴿١٥

İşte o gün o vâkıa vukua gelmiştir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR