بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِٱلْيَمِينِ ﴿٤٥

(44-45) Eğer (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizle yakalardık.

— Diyanet İşleri

ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ ٱلْوَتِينَ ﴿٤٦

Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik.

— Diyanet İşleri

فَمَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَٰجِزِينَ ﴿٤٧

Hiçbiriniz de bu cezayı engelleyip ondan savamazdı.

— Diyanet İşleri

وَإِنَّهُۥ لَتَذْكِرَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ ﴿٤٨

Şüphesiz Kur’an, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.

— Diyanet İşleri

وَإِنَّا لَنَعْلَمُ أَنَّ مِنكُم مُّكَذِّبِينَ ﴿٤٩

Şüphesiz biz, içinizden yalanlayanların olduğunu elbette biliyoruz.

— Diyanet İşleri

وَإِنَّهُۥ لَحَسْرَةٌ عَلَى ٱلْكَٰفِرِينَ ﴿٥٠

Şüphesiz Kur’an, kâfirler için mutlaka bir pişmanlık sebebidir.

— Diyanet İşleri

وَإِنَّهُۥ لَحَقُّ ٱلْيَقِينِ ﴿٥١

Şüphesiz Kur’an, gerçek kesin bilgidir.

— Diyanet İşleri

فَسَبِّحْ بِٱسْمِ رَبِّكَ ٱلْعَظِيمِ ﴿٥٢

O hâlde sen, yüce Rabbinin adıyla tespih et.

— Diyanet İşleri

AYARLAR