بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَلَآ أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ ﴿٣٨

Yoo yemin ederim; gördüklerinize

— Seyyid Kutub

وَمَا لَا تُبْصِرُونَ ﴿٣٩

Ve görmediklerinize ki,

— Seyyid Kutub

إِنَّهُۥ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ ﴿٤٠

O (Kur'an), elbette şerefli bir peygamberin sözüdür.

— Seyyid Kutub

وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍۚ قَلِيلًا مَّا تُؤْمِنُونَ ﴿٤١

O, bir şairin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz!

— Seyyid Kutub

وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍۚ قَلِيلًا مَّا تَذَكَّرُونَ ﴿٤٢

Bir kâhinin sözü de değildir. Ne kadar da az düşünüyorsunuz!

— Seyyid Kutub

تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿٤٣

Kur'an alemlerin Rabbinden indirilmiştir.

— Seyyid Kutub

وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ ٱلْأَقَاوِيلِ ﴿٤٤

Eğer Muhammed, bize karşı ona bazı sözler katmış olsaydı.

— Seyyid Kutub

لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِٱلْيَمِينِ ﴿٤٥

Biz onu kuvvetle yakalardık,

— Seyyid Kutub

ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ ٱلْوَتِينَ ﴿٤٦

Sonra onun şah damarını koparırdık.

— Seyyid Kutub

فَمَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَٰجِزِينَ ﴿٤٧

Hiçbiriniz de onu koruyamazdınız.

— Seyyid Kutub

وَإِنَّهُۥ لَتَذْكِرَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ ﴿٤٨

Doğrusu Kur'an Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.

— Seyyid Kutub

AYARLAR