بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَلَآ أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ ﴿٣٨

Görebildiğinize yemin ederim ki;

— İbni Kesir

وَمَا لَا تُبْصِرُونَ ﴿٣٩

Ve göremediklerinize de;

— İbni Kesir

إِنَّهُۥ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ ﴿٤٠

Muhakkak o; şerefli bir elçinin kat'i sözüdür.

— İbni Kesir

وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍۚ قَلِيلًا مَّا تُؤْمِنُونَ ﴿٤١

Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz?

— İbni Kesir

وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍۚ قَلِيلًا مَّا تَذَكَّرُونَ ﴿٤٢

Bir kahin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz?

— İbni Kesir

تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿٤٣

Alemlerin Rabbından indirilmedir.

— İbni Kesir

وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ ٱلْأَقَاوِيلِ ﴿٤٤

Eğer o; bazı sözleri Bize karşı buna katmış olsaydı,

— İbni Kesir

لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِٱلْيَمِينِ ﴿٤٥

Elbette Biz; onu, kuvvetle yakalardık.

— İbni Kesir

ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ ٱلْوَتِينَ ﴿٤٦

Sonra da, hiç şüphesiz onun şah damarını koparırdık.

— İbni Kesir

فَمَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَٰجِزِينَ ﴿٤٧

O zaman sizden hiç biriniz de buna engel olamazdınız.

— İbni Kesir

وَإِنَّهُۥ لَتَذْكِرَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ ﴿٤٨

Doğrusu o; müttakiler için bir öğüttür.

— İbni Kesir

AYARLAR