بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَلَآ أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ ﴿٣٨

Artık yok, kasem ederimki gördüklerinize.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Görebildiğinize yemin ederim ki;

— İbni Kesir

(38-40) Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki, o (Kur’an), hiç şüphesiz çok şerefli bir elçinin (Allah’tan alıp tebliğ ettiği) sözüdür.

— Diyanet İşleri

(38-39) (Demek ki iş müşriklerin sandığı gibi değildir, zaahirdir). Neler görüyor, neler görmüyorsanız (onların hepsine) andederim ki,

— Hasan Basri Çantay

Yoo yemin ederim; gördüklerinize

— Seyyid Kutub

وَمَا لَا تُبْصِرُونَ ﴿٣٩

Ve görmediklerinize.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve göremediklerinize de;

— İbni Kesir

(38-40) Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki, o (Kur’an), hiç şüphesiz çok şerefli bir elçinin (Allah’tan alıp tebliğ ettiği) sözüdür.

— Diyanet İşleri

(38-39) (Demek ki iş müşriklerin sandığı gibi değildir, zaahirdir). Neler görüyor, neler görmüyorsanız (onların hepsine) andederim ki,

— Hasan Basri Çantay

Ve görmediklerinize ki,

— Seyyid Kutub

إِنَّهُۥ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ ﴿٤٠

O hiç şüphesiz kerîm bir Resul’ün getirdiği sözdür.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak o; şerefli bir elçinin kat'i sözüdür.

— İbni Kesir

(38-40) Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki, o (Kur’an), hiç şüphesiz çok şerefli bir elçinin (Allah’tan alıp tebliğ ettiği) sözüdür.

— Diyanet İşleri

Muhakkak o (Kur'an) Allah indinde çok şerefli peygamberin katî sözüdür.

— Hasan Basri Çantay

O (Kur'an), elbette şerefli bir peygamberin sözüdür.

— Seyyid Kutub

وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍۚ قَلِيلًا مَّا تُؤْمِنُونَ ﴿٤١

Ve o bir şâir sözü değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz?

— İbni Kesir

O, bir şairin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz!

— Diyanet İşleri

O, bir şâir sözü değildir. Ne az inanır (adamlar) sınız siz!

— Hasan Basri Çantay

O, bir şairin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz!

— Seyyid Kutub

وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍۚ قَلِيلًا مَّا تَذَكَّرُونَ ﴿٤٢

Bir kâhin sözü de değildir, siz pek az düşünüyorsunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bir kahin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz?

— İbni Kesir

Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!

— Diyanet İşleri

(O), bir kâhin sözü de değildir. Siz ne az düşünür (adamlar)sınız!

— Hasan Basri Çantay

Bir kâhinin sözü de değildir. Ne kadar da az düşünüyorsunuz!

— Seyyid Kutub

تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿٤٣

O Rabbülâlemînden bir tenzildir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Alemlerin Rabbından indirilmedir.

— İbni Kesir

O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.

— Diyanet İşleri

(O), âlemlerin Rabbinden indirilmedir.

— Hasan Basri Çantay

Kur'an alemlerin Rabbinden indirilmiştir.

— Seyyid Kutub

وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ ٱلْأَقَاوِيلِ ﴿٤٤

O bize isnaden bazı lâflar uydurmağa kalkışsaydı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer o; bazı sözleri Bize karşı buna katmış olsaydı,

— İbni Kesir

(44-45) Eğer (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizle yakalardık.

— Diyanet İşleri

Eğer (peygamber söylemediğimiz) ba'zı sözleri bize karşı kendiliğinden uydurmuş olsaydı,

— Hasan Basri Çantay

Eğer Muhammed, bize karşı ona bazı sözler katmış olsaydı.

— Seyyid Kutub

لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِٱلْيَمِينِ ﴿٤٥

Elbette biz onu ondan dolayı yemîniyle yakalar (kuvvetle tutar hıncını alır) dık.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Elbette Biz; onu, kuvvetle yakalardık.

— İbni Kesir

(44-45) Eğer (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizle yakalardık.

— Diyanet İşleri

Elbette onun sağ elini (kuvvet ve kudretini) alıverdik,

— Hasan Basri Çantay

Biz onu kuvvetle yakalardık,

— Seyyid Kutub

ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ ٱلْوَتِينَ ﴿٤٦

Sonra da ondan vetînini (iliğini) geser atardık.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra da, hiç şüphesiz onun şah damarını koparırdık.

— İbni Kesir

Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik.

— Diyanet İşleri

sonra da, hiç şübhesiz, onun kalb damarını koparırdık.

— Hasan Basri Çantay

Sonra onun şah damarını koparırdık.

— Seyyid Kutub

فَمَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَٰجِزِينَ ﴿٤٧

O vakit sizden hiç biriniz ona siper de olamazdınız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O zaman sizden hiç biriniz de buna engel olamazdınız.

— İbni Kesir

Hiçbiriniz de bu cezayı engelleyip ondan savamazdı.

— Diyanet İşleri

O vakit sizden hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız.

— Hasan Basri Çantay

Hiçbiriniz de onu koruyamazdınız.

— Seyyid Kutub

وَإِنَّهُۥ لَتَذْكِرَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ ﴿٤٨

Ve o hiç şüphesiz unutulmayacak bir öğüddür korunacaklar için.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu o; müttakiler için bir öğüttür.

— İbni Kesir

Şüphesiz Kur’an, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.

— Diyanet İşleri

Şübhesiz ki o (Kur'an) (fenâlıkdan) korunanlar için kat'î bir öğütdür.

— Hasan Basri Çantay

Doğrusu Kur'an Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.

— Seyyid Kutub

AYARLAR