بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَلَيْسَ لَهُ ٱلْيَوْمَ هَٰهُنَا حَمِيمٌ ﴿٣٥

Onun için bugün burada kendisine bir acıyan yoktur.

— İbni Kesir

وَلَا طَعَامٌ إِلَّا مِنْ غِسْلِينٍ ﴿٣٦

Ğıslin'den başka yiyecek de yoktur.

— İbni Kesir

لَّا يَأْكُلُهُۥٓ إِلَّا ٱلْخَٰطِـُٔونَ ﴿٣٧

Onu ancak günahkarlar yer.

— İbni Kesir

فَلَآ أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ ﴿٣٨

Görebildiğinize yemin ederim ki;

— İbni Kesir

وَمَا لَا تُبْصِرُونَ ﴿٣٩

Ve göremediklerinize de;

— İbni Kesir

إِنَّهُۥ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ ﴿٤٠

Muhakkak o; şerefli bir elçinin kat'i sözüdür.

— İbni Kesir

وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍۚ قَلِيلًا مَّا تُؤْمِنُونَ ﴿٤١

Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz?

— İbni Kesir

وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍۚ قَلِيلًا مَّا تَذَكَّرُونَ ﴿٤٢

Bir kahin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz?

— İbni Kesir

تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿٤٣

Alemlerin Rabbından indirilmedir.

— İbni Kesir

وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ ٱلْأَقَاوِيلِ ﴿٤٤

Eğer o; bazı sözleri Bize karşı buna katmış olsaydı,

— İbni Kesir

لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِٱلْيَمِينِ ﴿٤٥

Elbette Biz; onu, kuvvetle yakalardık.

— İbni Kesir

AYARLAR