بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٖ ٢٢

Yüksek bir cennettedir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yüksek bir cennette,

– İbni Kesir

Yüksek bir cennettedir.

– Diyanet İşleri

yüksek bir cennetde.

– Hasan Basri Çantay

Yüksek bir bahçede ki,

– Seyyid Kutub

قُطُوفُهَا دَانِيَةٞ ٢٣

Devşirimleri yakında.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ki, meyveleri sarkmıştır.

– İbni Kesir

Onun meyveleri sarkar (kolaylıkla devşirilebilir).

– Diyanet İşleri

(O cennetin) çabucak devşirilecek (meyve) leri (her durumda erilebilir derecede) yakındır.

– Hasan Basri Çantay

Meyvelerin devşirilmesi kolaydır.

– Seyyid Kutub

كُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ هَنِيٓـَٔۢا بِمَآ أَسۡلَفۡتُمۡ فِي ٱلۡأَيَّامِ ٱلۡخَالِيَةِ ٢٤

Yeyin için afiyet olsun, takdim ettiklerinize mukabil geçmiş günlerde.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Geçmiş günlerde peşinen işlediklerinize karşılık afiyetle yeyin, için.

– İbni Kesir

(Onlara şöyle denir:) “Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık, afiyetle yiyin, için.

– Diyanet İşleri

«(Dünyâda) geçmiş günlerde takdim etdiğiniz (iyi amellerin karşılığı olarak afiyetle yeyin, için».

– Hasan Basri Çantay

Geçmiş günlerde yaptığınız işlerden ötürü afiyetle yiyin için.

– Seyyid Kutub

وَأَمَّا مَنۡ أُوتِيَ كِتَٰبَهُۥ بِشِمَالِهِۦ فَيَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي لَمۡ أُوتَ كِتَٰبِيَهۡ ٢٥

Amma kitabına soliyle erdirilmiş olan da der ki: eyvah keşke erdirilmese idim kitabıma.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kitabı solundan verilmiş olana gelince; der ki: Keşki kitabım bana verilmeseydi.

– İbni Kesir

Kitabı kendisine sol tarafından verilen ise şöyle der: “Keşke kitabım bana verilmeseydi.”

– Diyanet İşleri

Kitabı sol eline verilmiş olan kişiye gelince, o da der ki, «Ah keşki benim kitabım verilmeseydi».

– Hasan Basri Çantay

Kitabı sol tarafından verilen ise der ki: «Keşke bana kitabım verilmeseydi,

– Seyyid Kutub

وَلَمۡ أَدۡرِ مَا حِسَابِيَهۡ ٢٦

Ve vâkıf olmasa idim ne imiş? Hesabıma.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hesabımın da ne olduğunu bilmeseydim.

– İbni Kesir

“Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim.”

– Diyanet İşleri

«Hisâbımın da ne olduğunu bilmeseydim».

– Hasan Basri Çantay

Şu hesabımı hiç görmemiş olsaydım!

– Seyyid Kutub

يَٰلَيۡتَهَا كَانَتِ ٱلۡقَاضِيَةَ ٢٧

Ne olurdu iş bitiren olaydı o (ölüm).

– Elmalılı Hamdi Yazır

Keşki bu iş son bulmuş olsaydı.

– İbni Kesir

“Keşke ölüm her şeyi bitirseydi.”

– Diyanet İşleri

«Ah keşki o (ölüm, hayâtıma) kat'î bir son verici olsaydı».

– Hasan Basri Çantay

Keşke (ölüm işimi) bitirmiş olsaydı!

– Seyyid Kutub

مَآ أَغۡنَىٰ عَنِّي مَالِيَهۡۜ ٢٨

Hiç bir şeye yaramadı benden yana malım.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Malım hiç fayda vermedi bana.

– İbni Kesir

“Malım bana hiçbir yarar sağlamadı.”

– Diyanet İşleri

«Malım bana bir fâide vermedi».

– Hasan Basri Çantay

Malım bana hiçbir fayda vermedi,

– Seyyid Kutub

هَلَكَ عَنِّي سُلۡطَٰنِيَهۡ ٢٩

Mahv oldu benden saltanat-ü sâmanım.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gücüm de yok olup gitti benden.

– İbni Kesir

“Saltanatım da yok olup gitti.”

– Diyanet İşleri

«(Bütün) saltanatım benden ayrılıb mahvoldu».

– Hasan Basri Çantay

Gücüm benden yok olup gitti.»

– Seyyid Kutub

خُذُوهُ فَغُلُّوهُ ٣٠

Tutun onu hemen bağlayın onu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Tutun onu da bağlayın.

– İbni Kesir

(Allah, şöyle der:) “Onu yakalayıp bağlayın.”

– Diyanet İşleri

(Allah buyurur:) «Tutun onu da (ellerini, boynunu) bağlayın».

– Hasan Basri Çantay

«Tutun onu, bağlayın onu,

– Seyyid Kutub

ثُمَّ ٱلۡجَحِيمَ صَلُّوهُ ٣١

Sonra ancak Cahîme yaslayın onu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra cehenneme salın onu.

– İbni Kesir

“Sonra onu cehenneme atın.”

– Diyanet İşleri

«Sonra onu o alevli ateşe atın».

– Hasan Basri Çantay

Sonra cehenneme sallayın onu.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ فِي سِلۡسِلَةٖ ذَرۡعُهَا سَبۡعُونَ ذِرَاعٗا فَٱسۡلُكُوهُ ٣٢

Sonra bir zincirde, ki boyu yetmiş arşın, yollayın onu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra da onu, boyu yetmiş arşın olan zincire vurun.

– İbni Kesir

“Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu.”

– Diyanet İşleri

«(Bundan) sonra da onu, yetmiş arşın uzunluğunda bir zincir içinde, oraya sokun».

– Hasan Basri Çantay

Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu!

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu