بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٖ ٢٢

Yüksek bir cennettedir.

– Diyanet İşleri

قُطُوفُهَا دَانِيَةٞ ٢٣

Onun meyveleri sarkar (kolaylıkla devşirilebilir).

– Diyanet İşleri

كُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ هَنِيٓـَٔۢا بِمَآ أَسۡلَفۡتُمۡ فِي ٱلۡأَيَّامِ ٱلۡخَالِيَةِ ٢٤

(Onlara şöyle denir:) “Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık, afiyetle yiyin, için.

– Diyanet İşleri

وَأَمَّا مَنۡ أُوتِيَ كِتَٰبَهُۥ بِشِمَالِهِۦ فَيَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي لَمۡ أُوتَ كِتَٰبِيَهۡ ٢٥

Kitabı kendisine sol tarafından verilen ise şöyle der: “Keşke kitabım bana verilmeseydi.”

– Diyanet İşleri

وَلَمۡ أَدۡرِ مَا حِسَابِيَهۡ ٢٦

“Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim.”

– Diyanet İşleri

يَٰلَيۡتَهَا كَانَتِ ٱلۡقَاضِيَةَ ٢٧

“Keşke ölüm her şeyi bitirseydi.”

– Diyanet İşleri

مَآ أَغۡنَىٰ عَنِّي مَالِيَهۡۜ ٢٨

“Malım bana hiçbir yarar sağlamadı.”

– Diyanet İşleri

هَلَكَ عَنِّي سُلۡطَٰنِيَهۡ ٢٩

“Saltanatım da yok olup gitti.”

– Diyanet İşleri

خُذُوهُ فَغُلُّوهُ ٣٠

(Allah, şöyle der:) “Onu yakalayıp bağlayın.”

– Diyanet İşleri

ثُمَّ ٱلۡجَحِيمَ صَلُّوهُ ٣١

“Sonra onu cehenneme atın.”

– Diyanet İşleri

ثُمَّ فِي سِلۡسِلَةٖ ذَرۡعُهَا سَبۡعُونَ ذِرَاعٗا فَٱسۡلُكُوهُ ٣٢

“Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu.”

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu