بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ﴿٣٤

Muhakkak ki müttakiler için, Rabbları katında Naim cennetleri vardır.

— İbni Kesir

أَفَنَجْعَلُ ٱلْمُسْلِمِينَ كَٱلْمُجْرِمِينَ ﴿٣٥

Biz; müslümanları suçlular gibi tutar mıyız hiç?

— İbni Kesir

مَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ ﴿٣٦

Ne oluyor size, nasıl hükmediyorsunuz?

— İbni Kesir

أَمْ لَكُمْ كِتَٰبٌ فِيهِ تَدْرُسُونَ ﴿٣٧

Yoksa size mahsus bir kitab var da ondan mı okuyorsunuz?

— İbni Kesir

إِنَّ لَكُمْ فِيهِ لَمَا تَخَيَّرُونَ ﴿٣٨

Seçtikleriniz herhalde orada olacaktır.

— İbni Kesir

أَمْ لَكُمْ أَيْمَٰنٌ عَلَيْنَا بَٰلِغَةٌ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْقِيَٰمَةِۙ إِنَّ لَكُمْ لَمَا تَحْكُمُونَ ﴿٣٩

Yoksa kıyamet gününe kadar sürüp gidecek ahidler mi var aleyhimizde? Muhakkak ki hükmettikleriniz sizin olacaktır.

— İbni Kesir

سَلْهُمْ أَيُّهُم بِذَٰلِكَ زَعِيمٌ ﴿٤٠

Sor onlara; hangisi bunu üzerine alacak?

— İbni Kesir

أَمْ لَهُمْ شُرَكَآءُ فَلْيَأْتُواْ بِشُرَكَآئِهِمْ إِن كَانُواْ صَٰدِقِينَ ﴿٤١

Yoksa onların ortakları mı var? Öyleyse ortaklarını da getirsinler. Eğer sadıklardan iseler.

— İbni Kesir

يَوْمَ يُكْشَفُ عَن سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ إِلَى ٱلسُّجُودِ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ ﴿٤٢

O gün; baldırlar açılır ve secdeye çağrılırlar. Ama buna güç yetiremezler.

— İbni Kesir

خَٰشِعَةً أَبْصَٰرُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌۖ وَقَدْ كَانُواْ يُدْعَوْنَ إِلَى ٱلسُّجُودِ وَهُمْ سَٰلِمُونَ ﴿٤٣

Gözleri dönmüş olarak, yğzlerini zillet bürür. Halbuki kendileri sapa* sağlam oldukları vakit secdeye çağırılmışlardı.

— İbni Kesir

فَذَرْنِى وَمَن يُكَذِّبُ بِهَٰذَا ٱلْحَدِيثِۖ سَنَسْتَدْرِجُهُم مِّنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٤٤

Bu sözü yalanlayanları Bana bırak. Biz; onları, kendilerinin bilmeyecekleri bir yönden derece derece azaba yaklaştıracağız.

— İbni Kesir

AYARLAR