بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَلَٰوَمُونَ ٣٠

Şimdi kabahati birbirlerine yüklemiye başladı (lar).

– Hasan Basri Çantay

قَالُواْ يَٰوَيۡلَنَآ إِنَّا كُنَّا طَٰغِينَ ٣١

«Yazıklar olsun bize, dediler, hakıykaten biz azgınlarmışız».

– Hasan Basri Çantay

عَسَىٰ رَبُّنَآ أَن يُبۡدِلَنَا خَيۡرٗا مِّنۡهَآ إِنَّآ إِلَىٰ رَبِّنَا رَٰغِبُونَ ٣٢

«(Eh) Rabbimizin bize, bunun yerine, ondan daha hayırlısını vermesi me'müldür. Biz (bütün dilek ve isteklerimizi artık) gerçekden Rabbimize çevirenleriz».

– Hasan Basri Çantay

كَذَٰلِكَ ٱلۡعَذَابُۖ وَلَعَذَابُ ٱلۡأٓخِرَةِ أَكۡبَرُۚ لَوۡ كَانُواْ يَعۡلَمُونَ ٣٣

İşte azâb böyledir. Ahiret azâbı ise elbet daha büyükdür. (Bunu) bilselerdi...

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ لِلۡمُتَّقِينَ عِندَ رَبِّهِمۡ جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ٣٤

Şübhesiz ki (fenâlıkdan) sakınanlar için Rableri nezdinde ni'meti dâim ve haalis cennetler vardır.

– Hasan Basri Çantay

أَفَنَجۡعَلُ ٱلۡمُسۡلِمِينَ كَٱلۡمُجۡرِمِينَ ٣٥

Öyle ya, biz müslümanları o günahkârlar gibi yapar mıyız hiç?

– Hasan Basri Çantay

مَا لَكُمۡ كَيۡفَ تَحۡكُمُونَ ٣٦

Size ne oluyor? Nasıl böyle hükmediyorsunuz?

– Hasan Basri Çantay

أَمۡ لَكُمۡ كِتَٰبٞ فِيهِ تَدۡرُسُونَ ٣٧

Yoksa size mahsus (indirilmiş) bir kitab var da onda mı okuyorsunuz?!

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ لَكُمۡ فِيهِ لَمَا تَخَيَّرُونَ ٣٨

Ki içinde ne (arzu ve) ihtiyar ederseniz, hepsi mutlaka sizin (olacakdır diye yazılıdır)?!

– Hasan Basri Çantay

أَمۡ لَكُمۡ أَيۡمَٰنٌ عَلَيۡنَا بَٰلِغَةٌ إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ إِنَّ لَكُمۡ لَمَا تَحۡكُمُونَ ٣٩

Yahud üzerimizde, sizin lehinize kıyamet gününe kadar (sürecek) yeminler (imiz, teahhüdlerimiz) mi vardır ki (nefisleriniz için) ne hukûm ederseniz, mutlaka sizindir?!

– Hasan Basri Çantay

سَلۡهُمۡ أَيُّهُم بِذَٰلِكَ زَعِيمٌ ٤٠

(Habîbim) sor kendilerine: Onlardan hangisi bunun avukatı olacak?

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu