بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

سَنَسِمُهُۥ عَلَى ٱلْخُرْطُومِ ١٦

Haberiniz olsun ki biz onlara belâ vermişizdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّا بَلَوْنَٰهُمْ كَمَا بَلَوْنَآ أَصْحَٰبَ ٱلْجَنَّةِ إِذْ أَقْسَمُواْ لَيَصْرِمُنَّهَا مُصْبِحِينَ ١٧

O bağ sahiblerini belâlandırdığımız gibi; o sıra ki yemin etmişlerdi: sabah olunca onu mutlaka divşireceklerdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَا يَسْتَثْنُونَ ١٨

Bir istisna da yapmıyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَطَافَ عَلَيْهَا طَآئِفٌ مِّن رَّبِّكَ وَهُمْ نَآئِمُونَ ١٩

Derken ona Rabbından bir dolaşan dolaşıvermişti onlar uyuyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَأَصْبَحَتْ كَٱلصَّرِيمِ ٢٠

Sabaha kadar o bağ sırıma dönüvermişti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَتَنَادَوْاْ مُصْبِحِينَ ٢١

Derken sabaha yakın birbirlerine seslendiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَنِ ٱغْدُواْ عَلَىٰ حَرْثِكُمْ إِن كُنتُمْ صَٰرِمِينَ ٢٢

Haydin kesecekseniz harsinize (kültürünüze) erkence koşun dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَٱنطَلَقُواْ وَهُمْ يَتَخَٰفَتُونَ ٢٣

Hemen fırladılar, şöyle mızırdaşıyorlardı:

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَن لَّا يَدْخُلَنَّهَا ٱلْيَوْمَ عَلَيْكُم مِّسْكِينٌ ٢٤

Sakın bu gün aranıza bir miskîn sokulmasın diyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَغَدَوْاْ عَلَىٰ حَرْدٍ قَٰدِرِينَ ٢٥

Sırf bir mena gücleri yeterek erkenden gittiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَلَمَّا رَأَوْهَا قَالُوٓاْ إِنَّا لَضَآلُّونَ ٢٦

Vakta ki o bağı gördüler, biz, dediler: her halde yanlış gelmişiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu