بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
إِنَّمَآ أَمۡوَٰلُكُمۡ وَأَوۡلَٰدُكُمۡ فِتۡنَةٞۚ وَٱللَّهُ عِندَهُۥٓ أَجۡرٌ عَظِيمٞ ١٥
Her halde mallarınız ve evlâdlarınız bir fitnedir, Allah ise büyük ecir, onun yanındadır.
Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Allah katında ise büyük bir mükafat vardır.
Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır; Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.
Mallarınız da, evlâdlarınız da sizin için ancak bir imtihan (mevzuu) dur. Allah ise, büyük mükâfat Onun nezdindedir.
Mallarınız ve evlatlarınız bir sınav konusudur. Büyük mükafat ise Allah katındadır.
فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ مَا ٱسۡتَطَعۡتُمۡ وَٱسۡمَعُواْ وَأَطِيعُواْ وَأَنفِقُواْ خَيۡرٗا لِّأَنفُسِكُمۡۗ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفۡسِهِۦ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ ١٦
Onun için gücünüz yettiği kadar Allah’a korunun, dinleyin, itaat edin, infak edin, kendileriniz için hayır yapın, her kim de nefsinin hırsından korunursa işte onlar felâh bulanlardır.
Öyleyse, gücünüz yettiğince Allah'tan korkun. Dinleyin, itaat edin ve kendinizin hayrına olarak infak edin. Kim de nefsinin cimriliğinden korunursa; işte onlar, felaha erenlerin kendileridir.
O hâlde, gücünüz yettiği kadar Allah’a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
O halde gücünüzün yetdiği kadar Allahdan korkun, (öğütlerini) dinleyin. îtâat edin. (Mallarınızdan Allah yolunda), kendinizin hayrı olarak, harcayın. Kim nefsinin (koyu) cimriliğinden korunursa işte onlar muradlarına erenlerin ta kendileridir.
O halde gücünüzün yettiği kadar Allah'tan korkun. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak mallarınızı Allah yolunda harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
إِن تُقۡرِضُواْ ٱللَّهَ قَرۡضًا حَسَنٗا يُضَٰعِفۡهُ لَكُمۡ وَيَغۡفِرۡ لَكُمۡۚ وَٱللَّهُ شَكُورٌ حَلِيمٌ ١٧
Eğer Allah’a bir karzı hasen arz ederseniz onu sizin için katlayıverir ve sizi de mağfiret buyurur, Allah Şekûrdur halîmdir.
Eğer Allah'a güzel bir ödünçle ödünç verirseniz; onu sizin için katkat arttırır ve sizi bağışlar. Allah; Şekur'dur, Halim'dir.
Eğer siz Allah’a güzel bir borç verirseniz, Allah onu size, kat kat öder ve sizi bağışlar. Allah, şükrün karşılığını verendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).
Eğer Allaha gönül hoşluğuyle ödüne verirseniz onu sizin için kat kat artırır. Hem sizi yarlığar da. Allah az (hayır) a çok mükâfat verendir. Ceza hususunda acele etmeyendir O.
Eğer Allah'a güzel borç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat yapar ve sizi bağışlar. Allah şükredenlere karşılık verendir, halimdir.
عَٰلِمُ ٱلۡغَيۡبِ وَٱلشَّهَٰدَةِ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ ١٨
Gaybe de şehadete de âlim, Aziz, hakîmdir.
Görüleni ve görülmeyeni bilendir. Aziz'dir, Hakim'dir.
O, gaybı da görünen âlemi de bilendir, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Gizliyi de, aşikârı da bilendir. Gaalib-i mutlakdır. Tam hukûm ve hikmet saahibidir.
Görünmeyeni ve görüneni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir.