بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَأَصْحَٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ مَآ أَصْحَٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ ﴿٩

Defterleri soldan verilenler. Vay gele başlarına!

— Seyyid Kutub

وَٱلسَّٰبِقُونَ ٱلسَّٰبِقُونَ ﴿١٠

Ve öncüler, hep önden gidenler.

— Seyyid Kutub

أُوْلَٰٓئِكَ ٱلْمُقَرَّبُونَ ﴿١١

Onlar Allah'a yakındırlar.

— Seyyid Kutub

فِى جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ﴿١٢

Bol nimetli cennetlerdedirler.

— Seyyid Kutub

ثُلَّةٌ مِّنَ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿١٣

Çoğu öncü ümmetlerden,

— Seyyid Kutub

وَقَلِيلٌ مِّنَ ٱلْءَاخِرِينَ ﴿١٤

Birazı da sonrakilerdendir.

— Seyyid Kutub

عَلَىٰ سُرُرٍ مَّوْضُونَةٍ ﴿١٥

Altın işlemeli tahtlarda otururlar.

— Seyyid Kutub

مُّتَّكِـِٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَٰبِلِينَ ﴿١٦

Karşılıklı olarak bu tahtlara kurulurlar.

— Seyyid Kutub

يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَٰنٌ مُّخَلَّدُونَ ﴿١٧

Hiç ölmeyecek genç hizmetçiler aralarında dolaşır,

— Seyyid Kutub

بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِّن مَّعِينٍ ﴿١٨

Gürül gürül akan bir çeşmeden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.

— Seyyid Kutub

لَّا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنزِفُونَ ﴿١٩

Bu içki ne başlarını ağrıtır, ne de sarhoş eder.

— Seyyid Kutub

AYARLAR