بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡمَشۡـَٔمَةِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡمَشۡـَٔمَةِ ٩

Solda "Ashabı meş'eme": Ne "Ashabı -meş'eme!".

– Elmalılı Hamdi Yazır

Solcular; o solcular ne bahtsızdırlar.

– İbni Kesir

Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir!

– Diyanet İşleri

Solcular (a gelince:) O solcular ne (bedbaht) dırlar!

– Hasan Basri Çantay

Defterleri soldan verilenler. Vay gele başlarına!

– Seyyid Kutub

وَٱلسَّٰبِقُونَ ٱلسَّٰبِقُونَ ١٠

İlerde sabikun, İşte o sabikun.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Önde olanlar da öncüdürler.

– İbni Kesir

(10-11) (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.

– Diyanet İşleri

Hayır yarışlarında tâ öne geçib kazananlar (a gelince:) onlar (orada da) öncüdürler.

– Hasan Basri Çantay

Ve öncüler, hep önden gidenler.

– Seyyid Kutub

أُوْلَٰٓئِكَ ٱلۡمُقَرَّبُونَ ١١

Onlar Allah’a yakındırlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte onlar en çok gözde olanlardır.

– İbni Kesir

(10-11) (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.

– Diyanet İşleri

İşte onlar (Allaha) en çok yaklaşdırılmış olanlardır.

– Hasan Basri Çantay

Onlar Allah'a yakındırlar.

– Seyyid Kutub

فِي جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ١٢

Onlar naim cennetlerindedirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Naim cennetlerindedirler.

– İbni Kesir

Onlar, Naîm cennetlerindedirler.

– Diyanet İşleri

Naıym cennetlerinde (dirler).

– Hasan Basri Çantay

Bol nimetli cennetlerdedirler.

– Seyyid Kutub

ثُلَّةٞ مِّنَ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٣

Bir çok evvelînden.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir çoğu öncekilerden,

– İbni Kesir

(13-14) Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.

– Diyanet İşleri

Bir çok (u) evvelki (ümmet) lerden,

– Hasan Basri Çantay

Çoğu öncü ümmetlerden,

– Seyyid Kutub

وَقَلِيلٞ مِّنَ ٱلۡأٓخِرِينَ ١٤

Biraz da âhirînden.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Birazı da sonrakilerden.

– İbni Kesir

(13-14) Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.

– Diyanet İşleri

biraz (ı) da sonrakilerdendir.

– Hasan Basri Çantay

Birazı da sonrakilerdendir.

– Seyyid Kutub

عَلَىٰ سُرُرٖ مَّوۡضُونَةٖ ١٥

Murassa tahtlar üstünde.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Murassa tahtlar üzerindedirler.

– İbni Kesir

(15-16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

(Onlar) cevherlerle örülmüş tahtlar üzerindedirler,

– Hasan Basri Çantay

Altın işlemeli tahtlarda otururlar.

– Seyyid Kutub

مُّتَّكِـِٔينَ عَلَيۡهَا مُتَقَٰبِلِينَ ١٦

Karşı karşıya kurulmuşlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Karşılıklı olarak üzerinde yaslanırlar.

– İbni Kesir

(15-16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

Üstlerinde karşı karşıya yaslanan (bahtiyar) lar olacak.

– Hasan Basri Çantay

Karşılıklı olarak bu tahtlara kurulurlar.

– Seyyid Kutub

يَطُوفُ عَلَيۡهِمۡ وِلۡدَٰنٞ مُّخَلَّدُونَ ١٧

Pırlanır etraflarında muhalled evlâdlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ölümsüz civanlar etraflarında dolaşırlar.

– İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

– Diyanet İşleri

Ebedî (taze) lige mazhar edilmiş evlâdlar (hizmet için) etraflarında dolanırlar,

– Hasan Basri Çantay

Hiç ölmeyecek genç hizmetçiler aralarında dolaşır,

– Seyyid Kutub

بِأَكۡوَابٖ وَأَبَارِيقَ وَكَأۡسٖ مِّن مَّعِينٖ ١٨

Kübler ve ibriklerle meiynden bir piyâle.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Main'den büyük kaplarla, ibrikler ve kadehlerle.

– İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

– Diyanet İşleri

«Maîn» (kaynağın) dan (dolu) büyük kablarla, ibriklerle ve kadehlerle.

– Hasan Basri Çantay

Gürül gürül akan bir çeşmeden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.

– Seyyid Kutub

لَّا يُصَدَّعُونَ عَنۡهَا وَلَا يُنزِفُونَ ١٩

Ne başları ağrıtılır ondan ne de erer zevâle.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ondan baş ağrısına uğratılmayacakları gibi, akılları da giderilmez.

– İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

– Diyanet İşleri

Ki bundan baş ağrısına uğratılmayacaklar) gibi akılları da giderilmez.

– Hasan Basri Çantay

Bu içki ne başlarını ağrıtır, ne de sarhoş eder.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu