بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يَٰمَعْشَرَ ٱلْجِنِّ وَٱلْإِنسِ إِنِ ٱسْتَطَعْتُمْ أَن تَنفُذُواْ مِنْ أَقْطَارِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ فَٱنفُذُواْۚ لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَٰنٍ ٣٣

Ey cinnler ve insanlar topluluğu; göklerin ve yerin çevresinden geçip gitmeye gücünüz yetiyorsa geçip gidin. Ama üstün bir güç olmadan geçemezsiniz.

– İbni Kesir

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٣٤

Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?

– İbni Kesir

يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِّن نَّارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنتَصِرَانِ ٣٥

Üzerinize dumansız bir alev ve ateşsiz bir duman gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız.

– İbni Kesir

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٣٦

Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?

– İbni Kesir

فَإِذَا ٱنشَقَّتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَٱلدِّهَانِ ٣٧

Gök, yarılıp da kırmızı sahtiyan gibi bir gül olduğu zaman,

– İbni Kesir

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٣٨

Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?

– İbni Kesir

فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُسْـَٔلُ عَن ذَنۢبِهِۦٓ إِنسٌ وَلَا جَآنٌّ ٣٩

İşte o gün; insana da, cinne de günahından sorulmaz.

– İbni Kesir

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٤٠

Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz. _

– İbni Kesir

يُعْرَفُ ٱلْمُجْرِمُونَ بِسِيمَٰهُمْ فَيُؤْخَذُ بِٱلنَّوَٰصِى وَٱلْأَقْدَامِ ٤١

Suçlular simalarından tanınırlar da perçemlerinden ve ayaklarından tutulurlar.

– İbni Kesir

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٤٢

Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?

– İbni Kesir

هَٰذِهِۦ جَهَنَّمُ ٱلَّتِى يُكَذِّبُ بِهَا ٱلْمُجْرِمُونَ ٤٣

Suçluların yalanladıkları cehennem, işte budur.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu