بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱلۡبَحۡرِ ٱلۡمَسۡجُورِ ٦

Dolan denize,

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَٰقِعٞ ٧

Ki Rabbinin azâbı hiç şübhesiz vaaki'dir (inecekdir),

– Hasan Basri Çantay

مَّا لَهُۥ مِن دَافِعٖ ٨

Onu defedecek (hiçbir şey de) yokdur.

– Hasan Basri Çantay

يَوۡمَ تَمُورُ ٱلسَّمَآءُ مَوۡرٗا ٩

O gün gök sallanıb çalkanır,

– Hasan Basri Çantay

وَتَسِيرُ ٱلۡجِبَالُ سَيۡرٗا ١٠

Dağlar (yerinden kopub) yürür.

– Hasan Basri Çantay

فَوَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ١١

Vay artık o gün (peygamberleri önce) tekzib edenlere!

– Hasan Basri Çantay

ٱلَّذِينَ هُمۡ فِي خَوۡضٖ يَلۡعَبُونَ ١٢

Ki onlar daldıkları baatıl içinde oynayıb duranlardır.

– Hasan Basri Çantay

يَوۡمَ يُدَعُّونَ إِلَىٰ نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا ١٣

O gün onlar cehennem ateşine itilib kakılırlar.

– Hasan Basri Çantay

هَٰذِهِ ٱلنَّارُ ٱلَّتِي كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ ١٤

(Şöyle denilecek:) «İşte sizin yalan saymakda idiğiniz ateş budur».

– Hasan Basri Çantay

أَفَسِحۡرٌ هَٰذَآ أَمۡ أَنتُمۡ لَا تُبۡصِرُونَ ١٥

«(Peki) bu da mı sihir?! Yoksa siz (yine büyülendiniz de) görmüyor musunuz»?!

– Hasan Basri Çantay

ٱصۡلَوۡهَا فَٱصۡبِرُوٓاْ أَوۡ لَا تَصۡبِرُواْ سَوَآءٌ عَلَيۡكُمۡۖ إِنَّمَا تُجۡزَوۡنَ مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ ١٦

Girin oraya! İster dayanın, ister dayanmayın, sizce birdir. Siz ancak yapageldiklerinizin cezasına çarpılıyorsunuz».

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu