بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱلسَّقۡفِ ٱلۡمَرۡفُوعِ ٥

Yükseltilmiş tavan gibi göğe.

– Seyyid Kutub

وَٱلۡبَحۡرِ ٱلۡمَسۡجُورِ ٦

Kaynatılmış denize

– Seyyid Kutub

إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَٰقِعٞ ٧

Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.

– Seyyid Kutub

مَّا لَهُۥ مِن دَافِعٖ ٨

Ona engel olacak bir şey yoktur.

– Seyyid Kutub

يَوۡمَ تَمُورُ ٱلسَّمَآءُ مَوۡرٗا ٩

O gün gök, sarsıldıkça çalkalanacak.

– Seyyid Kutub

وَتَسِيرُ ٱلۡجِبَالُ سَيۡرٗا ١٠

Dağlar bir yürüyüş yürür ki...

– Seyyid Kutub

فَوَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ١١

O gün, yalanlayanların vay haline.

– Seyyid Kutub

ٱلَّذِينَ هُمۡ فِي خَوۡضٖ يَلۡعَبُونَ ١٢

Ki onlar o daldıkları batıl içinde oyalanıp duranlardır.

– Seyyid Kutub

يَوۡمَ يُدَعُّونَ إِلَىٰ نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا ١٣

O gün şöyle denilerek cehennem ateşine itilirler:

– Seyyid Kutub

هَٰذِهِ ٱلنَّارُ ٱلَّتِي كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ ١٤

«İşte yalanlayıp durduğunuz cehennem budur!

– Seyyid Kutub

أَفَسِحۡرٌ هَٰذَآ أَمۡ أَنتُمۡ لَا تُبۡصِرُونَ ١٥

Bir büyü müdür bu, yoksa görmüyor musunuz?

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu