بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَٰكِهِينَ بِمَآ ءَاتَىٰهُمْ رَبُّهُمْ وَوَقَىٰهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ ٱلْجَحِيمِ ﴿١٨

Rablerinin kendilerine verdiği ile zevkyâb olarak. Rableri onları o çılgın cehennemin azabından korumuşdur.

— Hasan Basri Çantay

كُلُواْ وَٱشْرَبُواْ هَنِيٓـًٔۢا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿١٩

(Şöyle denilir:) «(İyi) amel (ve hareket) etmiş olduğunuz için aafiyetle yeyin, için».

— Hasan Basri Çantay

مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ سُرُرٍ مَّصْفُوفَةٍۖ وَزَوَّجْنَٰهُم بِحُورٍ عِينٍ ﴿٢٠

«Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslananlar olarak». Biz onlara şahin gözlü huurîleri eş yapdık.

— Hasan Basri Çantay

وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَٱتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَٰنٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَآ أَلَتْنَٰهُم مِّنْ عَمَلِهِم مِّن شَىْءٍۚ كُلُّ ٱمْرِئٍۭ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ ﴿٢١

İman edib de zürriyyetleri de îman ile kendilerine tâ'bi olanlar (yok mu?) biz onların nesillerini de kendilerine katdık. Kendilerinin amelinden bir şey de eksiltmedik. Herkes kazancı mukaabilinde bir rehindir.

— Hasan Basri Çantay

وَأَمْدَدْنَٰهُم بِفَٰكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ ﴿٢٢

Onlara canlarının isteyeceği meyve (ler) i, et (ler) i de bol bol verdik.

— Hasan Basri Çantay

يَتَنَٰزَعُونَ فِيهَا كَأْسًا لَّا لَغْوٌ فِيهَا وَلَا تَأْثِيمٌ ﴿٢٣

Orada birbirleriyle öyle kadeh çekişirler ki! Onda ne bir saçmalama, ne de bir günâha sokma yokdur.

— Hasan Basri Çantay

وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ مَّكْنُونٌ ﴿٢٤

O sadefleri içinde gizlenmiş inci gibi civanlar da kendilerine (hizmet için) etraflarında döner (ler).

— Hasan Basri Çantay

وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَآءَلُونَ ﴿٢٥

(Ehl-i cennet) birbirine yönelib (hallerini ve amellerini) soruşdururlar,

— Hasan Basri Çantay

قَالُوٓاْ إِنَّا كُنَّا قَبْلُ فِىٓ أَهْلِنَا مُشْفِقِينَ ﴿٢٦

(Şöyle) diyerek: «Biz hakıykat bundan evvel (dünyâda) ailelerimiz içinde (aakıbetimizden) korkanlardık».

— Hasan Basri Çantay

فَمَنَّ ٱللَّهُ عَلَيْنَا وَوَقَىٰنَا عَذَابَ ٱلسَّمُومِ ﴿٢٧

«İşte Allah bize (mağfiret ve rahmetini) lûtfetdi. Bizi sâm yeli azabından korudu».

— Hasan Basri Çantay

إِنَّا كُنَّا مِن قَبْلُ نَدْعُوهُۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْبَرُّ ٱلرَّحِيمُ ﴿٢٨

«Gerçek biz bundan evvel (müvahhid olarak) Ona ibâdet ediyorduk. Şübhesiz ki O, (evet) O, (va'dinde saadık) ihsanı bol, çok esirgeyicidir».

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR