بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُۖ إِنَّهُمْ كَانُواْ قَوْمًا فَٰسِقِينَ ﴿٤٦

Daha evvel de Nûh kavmini, çünkü hep onlar yoldan çıkmış fâsık birer kavim idiler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Daha önce de Nuh kavmini. Zira onlar gerçekten fasıklar güruhu idiler.

— İbni Kesir

Bunlardan önce de Nûh kavmini helâk etmiştik. Çünkü onlar fâsık bir toplum idiler.

— Diyanet İşleri

Daha evvel de Nuuh kavmini (helak etdik). Çünkü onlar (küfr-ü ısyanlarıyle doğrulukdan) çıkmış fâsık kavmdi.

— Hasan Basri Çantay

Daha önce de Nuh kavmini helak etmiştik. Çünkü onlar da yoldan çıkmış bir toplum idiler.

— Seyyid Kutub

وَٱلسَّمَآءَ بَنَيْنَٰهَا بِأَيْيْدٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ ﴿٤٧

Bir de Semâ’ya bakın biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki biz çok vüs'a malikiz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Göğü gücümüzle Biz kurduk. Ve muhakkak ki Biz, genişleticiyiz.

— İbni Kesir

Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.

— Diyanet İşleri

Biz göğü kuvvetle bina etdik. Çünkü biz muhakkak ve mutlak bir (vüs'at ve) kudrete mâlikizdir.

— Hasan Basri Çantay

Göğü gücümüzle biz kurduk; şüphesiz biz onu genişleticiyiz.

— Seyyid Kutub

وَٱلْأَرْضَ فَرَشْنَٰهَا فَنِعْمَ ٱلْمَٰهِدُونَ ﴿٤٨

Arzı da döşedik, bakınız biz ne güzel döşeriz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yeryüzünü Biz, döşedik. Ne güzel döşeyicileriz.

— İbni Kesir

Yeri de biz döşedik. Biz ne güzel döşeyiciyiz.

— Diyanet İşleri

Yeri de biz döşedik. (Bak biz) ne güzel döşeyiciler (iz)!

— Hasan Basri Çantay

Yeri biz döşedik biz ne güzel döşeyiciyiz.

— Seyyid Kutub

وَمِن كُلِّ شَىْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ ﴿٤٩

Hem her şeyden iki çift yarattık ki düşünesiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve her şeyden çift çift yarattık ki ibret alasınız.

— İbni Kesir

Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık.

— Diyanet İşleri

Her şeyden de iki çift yaratdık, olur ki inceden inceye düşünürsünüz diye.

— Hasan Basri Çantay

Her şeyden çift çift yarattık ki düşünüp öğüt alasınız.

— Seyyid Kutub

فَفِرُّوٓاْ إِلَى ٱللَّهِۖ إِنِّى لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ ﴿٥٠

O halde hemen Allah’a kaçın, haberiniz olsun ki ben size ondan bir açık nezîrim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Öyleyse Allah'a koşun. Doğrusu ben; size, O'ndan apaçık bir uyarıcıyım.

— İbni Kesir

O hâlde Allah’a koşun. Şüphesiz ben, size O’nun katından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.

— Diyanet İşleri

O halde (Habîbim, de ki:) «Hepiniz Allaha kaçın. Hakıykat, ben sizi On (un azabın) dan açıkça korkutan (bir peygamber) im».

— Hasan Basri Çantay

O halde Allah'a koşun. Çünkü ben, sizi O'ndan açık bir şekilde korkutuyorum.

— Seyyid Kutub

وَلَا تَجْعَلُواْ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَۖ إِنِّى لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ ﴿٥١

Ve Allah’la beraber başka bir Tanrı uydurmayın, haberiniz olsun ki ben size ondan bir açık nezîrim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Allah ile birlikte başka bir tanrı edinmeyin. Doğrusu ben; size, O'ndan apaçık bir uyarıcıyım.

— İbni Kesir

Allah ile beraber başka bir ilâh edinmeyin. Gerçekten ben, size, Allah tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.

— Diyanet İşleri

«Allahın yanına diğer bir Tanrı daha katmayın. Hakıykat, ben sizi (Allahın azabından) apâşikâr korkutan (bir peygamber) im».

— Hasan Basri Çantay

Allah ile beraber başka tanrılar uydurmuyorum. Ben size O'nun tarafından görevlendirilmiş apaçık bir uyarıcıyım.

— Seyyid Kutub

كَذَٰلِكَ مَآ أَتَى ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُواْ سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ ﴿٥٢

Böyle, bunlardan evvelkiler bir Resul gelince behemehal ya sahir dediler ya mecnun.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte böyle. Onlardan öncekilere herhangi bir peygamber geldiğinde sadece; büyücüdür veya delidir, dediler.

— İbni Kesir

İşte böyle! Onlardan öncekilere hiçbir peygamber gelmemişti ki, “O bir büyücüdür” yahut “bir delidir” demiş olmasınlar.

— Diyanet İşleri

Onlardan evvelkilere de herhangi bir peygamber gelmedi ki (onun hakkında da) mutlakaa böylece sihirbaz, yahud mecnun dediler.

— Hasan Basri Çantay

İşte böyle, onlardan önce de ne kadar elçi geldiyse mutlaka: «Büyücü veya cinlenmiş» dediler.

— Seyyid Kutub

أَتَوَاصَوْاْ بِهِۦۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ ﴿٥٣

Hep buna vasiyyetleştiler mi? Hayır hep onlar azgın kavımlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler? Hayır, onlar; azgın birer topluluktu.

— İbni Kesir

Onlar bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler (ki hep aynı şeyleri söylüyorlar)? Hayır, onlar azgın bir topluluktur.

— Diyanet İşleri

Hepsi de bunu birbirine tavsiye mi etdiler?! Hayır, onlar (umumiyyetle) azgınlar güruhunun ta kendileridir.

— Hasan Basri Çantay

Bunu birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır onlar azgın bir topluluktur.

— Seyyid Kutub

فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَآ أَنتَ بِمَلُومٍ ﴿٥٤

Onun için onlardan yüz çevir, artık sen levm olunacak değilsin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlardan yüz çevir. Artık sen, kınanacak değilsin.

— İbni Kesir

Onun için, onlardan yüz çevir. Artık kınanacak değilsin.

— Diyanet İşleri

O halde (Habîbim) onlardan yüz çevir. Artık sen, kınanacak (mes'ûl olacak) değilsin.

— Hasan Basri Çantay

Onlardan yüz çevir, sen kınanacak değilsin.

— Seyyid Kutub

وَذَكِّرْ فَإِنَّ ٱلذِّكْرَىٰ تَنفَعُ ٱلْمُؤْمِنِينَ ﴿٥٥

Onunla beraber vaaz-u nasıhate devam et, çünkü vaaz, mü'minlere fayda verir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sen, öğüt ver. Çünkü öğüt mü'minlere fayda verir.

— İbni Kesir

Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt mü’minlere fayda verir.

— Diyanet İşleri

Sen (sâde Kur'an ile) va'z et. Çünkü şübhesiz öğüt mü'minlere fâide verir.

— Hasan Basri Çantay

Ancak yine de hatırlat, çünkü hatırlatmak, mü'minlere fayda verir.

— Seyyid Kutub

وَمَا خَلَقْتُ ٱلْجِنَّ وَٱلْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ ﴿٥٦

Ve ben, Cinn-ü İnsi ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ben, cinnleri ve insanları ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım.

— İbni Kesir

Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

— Diyanet İşleri

Ben cinleri de, insanları da (başka bir hikmete değil) ancak bana kulluk etsinler diye yaratdım.

— Hasan Basri Çantay

Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

— Seyyid Kutub

AYARLAR