بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَٱلۡمُقَسِّمَٰتِ أَمۡرًا ٤

İşi ayıranlara andolsun ki;

– İbni Kesir

إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٞ ٥

Muhakkak size vaadolunan elbette doğrudur.

– İbni Kesir

وَإِنَّ ٱلدِّينَ لَوَٰقِعٞ ٦

Muhakkak ceza elbet vuku bulacaktır.

– İbni Kesir

وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلۡحُبُكِ ٧

Hareli yollara sahip olan göğe andolsun ki;

– İbni Kesir

إِنَّكُمۡ لَفِي قَوۡلٖ مُّخۡتَلِفٖ ٨

Muhakkak siz, ihtilaflı bir sözdesiniz.

– İbni Kesir

يُؤۡفَكُ عَنۡهُ مَنۡ أُفِكَ ٩

Ondan döndürülen kimseler döndürülür.

– İbni Kesir

قُتِلَ ٱلۡخَرَّٰصُونَ ١٠

Kahrolsun o koyu yalancılar.

– İbni Kesir

ٱلَّذِينَ هُمۡ فِي غَمۡرَةٖ سَاهُونَ ١١

Ki onlar; koyu bir cehalet içerisinde kalmış gafillerdir.

– İbni Kesir

يَسۡـَٔلُونَ أَيَّانَ يَوۡمُ ٱلدِّينِ ١٢

Din günü ne zaman? diye sorarlar.

– İbni Kesir

يَوۡمَ هُمۡ عَلَى ٱلنَّارِ يُفۡتَنُونَ ١٣

O, kendilerinin ateşe sokulacakları gündür.

– İbni Kesir

ذُوقُواْ فِتۡنَتَكُمۡ هَٰذَا ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تَسۡتَعۡجِلُونَ ١٤

Tadın azabınızı, işte acele istediğiniz bu idi.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu