بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قُتِلَ ٱلْخَرَّٰصُونَ ﴿١٠

Kahrolsun o koyu yalancılar.

— İbni Kesir

ٱلَّذِينَ هُمْ فِى غَمْرَةٍ سَاهُونَ ﴿١١

Ki onlar; koyu bir cehalet içerisinde kalmış gafillerdir.

— İbni Kesir

يَسْـَٔلُونَ أَيَّانَ يَوْمُ ٱلدِّينِ ﴿١٢

Din günü ne zaman? diye sorarlar.

— İbni Kesir

يَوْمَ هُمْ عَلَى ٱلنَّارِ يُفْتَنُونَ ﴿١٣

O, kendilerinin ateşe sokulacakları gündür.

— İbni Kesir

ذُوقُواْ فِتْنَتَكُمْ هَٰذَا ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تَسْتَعْجِلُونَ ﴿١٤

Tadın azabınızı, işte acele istediğiniz bu idi.

— İbni Kesir

إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّٰتٍ وَعُيُونٍ ﴿١٥

Muhakkak ki muttakiler; cennetlerde ve çeşmelerdedirler.

— İbni Kesir

ءَاخِذِينَ مَآ ءَاتَىٰهُمْ رَبُّهُمْۚ إِنَّهُمْ كَانُواْ قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ ﴿١٦

Rabblarının kendilerine verdiğini almış olarak. Zira onlar bundan önce de ihsan edenlerdendi.

— İbni Kesir

كَانُواْ قَلِيلًا مِّنَ ٱلَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ ﴿١٧

Onlar gecenin az bir kısmında uyurlardı.

— İbni Kesir

وَبِٱلْأَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ ﴿١٨

Seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi.

— İbni Kesir

وَفِىٓ أَمْوَٰلِهِمْ حَقٌّ لِّلسَّآئِلِ وَٱلْمَحْرُومِ ﴿١٩

Onların mallarında yoksullar ve muhtaçlar için de bir hak vardır.

— İbni Kesir

وَفِى ٱلْأَرْضِ ءَايَٰتٌ لِّلْمُوقِنِينَ ﴿٢٠

Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ayetler vardır.

— İbni Kesir

AYARLAR