بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّآ أَنزَلْنَٰهُ فِى لَيْلَةٍ مُّبَٰرَكَةٍۚ إِنَّا كُنَّا مُنذِرِينَ ٣

Biz onu mübarek bir gecede indirdik. Çünkü Biz, insanları uyarmaktayız.

– Seyyid Kutub

فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ ٤

Her hikmetli iş o mübarek gecede ayırd edilir.

– Seyyid Kutub

أَمْرًا مِّنْ عِندِنَآۚ إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ ٥

Bu katımızdan verilen her emirdir. Çünkü Biz elçi göndericiyiz.

– Seyyid Kutub

رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلْعَلِيمُ ٦

Bu Rabbinden bir rahmettir. Allah, işitendir, bilendir.

– Seyyid Kutub

رَبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَآۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ ٧

Eğer kesin olarak inanıyorsanız bilin ki Allah, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir.

– Seyyid Kutub

لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْىِۦ وَيُمِيتُۖ رَبُّكُمْ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلْأَوَّلِينَ ٨

O'ndan başka ilah yoktur, yaşatır, öldürür. Sizinde Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir.

– Seyyid Kutub

بَلْ هُمْ فِى شَكٍّ يَلْعَبُونَ ٩

Fakat onlar şüphe içinde eğlenip duruyorlar.

– Seyyid Kutub

فَٱرْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِى ٱلسَّمَآءُ بِدُخَانٍ مُّبِينٍ ١٠

Göğün gözle görülür bir duman getireceği günü gözetle.

– Seyyid Kutub

يَغْشَى ٱلنَّاسَۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ ١١

Duman, insanları bürüyecektir. Bu, acı bir azabtır.

– Seyyid Kutub

رَّبَّنَا ٱكْشِفْ عَنَّا ٱلْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ ١٢

«Rabbimiz, bizden azabı kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz» derler.

– Seyyid Kutub

أَنَّىٰ لَهُمُ ٱلذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَآءَهُمْ رَسُولٌ مُّبِينٌ ١٣

Artık onlar nasıl düşünüp öğüt alacaklar? Öğüt alma zamanı geçti. Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu