بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۚ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْقِيَٰمَةِ لَا رَيْبَ فِيهِۗ وَمَنْ أَصْدَقُ مِنَ ٱللَّهِ حَدِيثًا ٨٧

Allah O'ndan başka ilah yoktur. Geleceğinden şüphe olmayan kıyamet günü sizi mutlaka toplayacaktır. Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?

– İbni Kesir

فَمَا لَكُمْ فِى ٱلْمُنَٰفِقِينَ فِئَتَيْنِ وَٱللَّهُ أَرْكَسَهُم بِمَا كَسَبُوٓاْۚ أَتُرِيدُونَ أَن تَهْدُواْ مَنْ أَضَلَّ ٱللَّهُۖ وَمَن يُضْلِلِ ٱللَّهُ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ سَبِيلًا ٨٨

Size ne oluyor ki; münafıklar hakkında iki fırkaya ayrıldınız? Allah, onları yaptıklarından dolayı başaşağı etmiştir. Allah'ın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimse için, asla yol bulamazsın.

– İbni Kesir

وَدُّواْ لَوْ تَكْفُرُونَ كَمَا كَفَرُواْ فَتَكُونُونَ سَوَآءًۖ فَلَا تَتَّخِذُواْ مِنْهُمْ أَوْلِيَآءَ حَتَّىٰ يُهَاجِرُواْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِۚ فَإِن تَوَلَّوْاْ فَخُذُوهُمْ وَٱقْتُلُوهُمْ حَيْثُ وَجَدتُّمُوهُمْۖ وَلَا تَتَّخِذُواْ مِنْهُمْ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا ٨٩

Kendileri küfrettikleri gibi, sizin de küfretmenizi isterler. O halde onlar, Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse; bulduğunuz yerde onları öldürün ve onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinin.

– İbni Kesir

إِلَّا ٱلَّذِينَ يَصِلُونَ إِلَىٰ قَوْمٍۭ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُم مِّيثَٰقٌ أَوْ جَآءُوكُمْ حَصِرَتْ صُدُورُهُمْ أَن يُقَٰتِلُوكُمْ أَوْ يُقَٰتِلُواْ قَوْمَهُمْۚ وَلَوْ شَآءَ ٱللَّهُ لَسَلَّطَهُمْ عَلَيْكُمْ فَلَقَٰتَلُوكُمْۚ فَإِنِ ٱعْتَزَلُوكُمْ فَلَمْ يُقَٰتِلُوكُمْ وَأَلْقَوْاْ إِلَيْكُمُ ٱلسَّلَمَ فَمَا جَعَلَ ٱللَّهُ لَكُمْ عَلَيْهِمْ سَبِيلًا ٩٠

Ancak sizinle kendileri arasında bir anlaşma bulunan bir millete sığınanlar ve sizinle savaşmaktan veya kendi milletleriyle harbetmekten bunalarak size başvuranlar müstesnadır. Allah dileseydi; onları size musallat ederdi de sizinle savaşırlardı. Eğer sizden uzak durur, savaşmaz ve size barış teklif ederlerse; Allah, onlara dokunmanıza izin vermez.

– İbni Kesir

سَتَجِدُونَ ءَاخَرِينَ يُرِيدُونَ أَن يَأْمَنُوكُمْ وَيَأْمَنُواْ قَوْمَهُمْ كُلَّ مَا رُدُّوٓاْ إِلَى ٱلْفِتْنَةِ أُرْكِسُواْ فِيهَاۚ فَإِن لَّمْ يَعْتَزِلُوكُمْ وَيُلْقُوٓاْ إِلَيْكُمُ ٱلسَّلَمَ وَيَكُفُّوٓاْ أَيْدِيَهُمْ فَخُذُوهُمْ وَٱقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْۚ وَأُوْلَٰٓئِكُمْ جَعَلْنَا لَكُمْ عَلَيْهِمْ سُلْطَٰنًا مُّبِينًا ٩١

Diğerlerinin de sizden ve kendi milletlerinden güvende olmayı istediklerini göreceksiniz. Fitneciliğe çağırıldıklarında ona can atarlar. Eğer sizden uzak durmazlar, barış teklif etmezler ve sizinle savaşmaktan geri durmazlarsa; onları tutun ve bulduğunuz yerde öldürün. İşte onların aleyhlerine, size apaçık ferman verdik.

– İbni Kesir

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ أَن يَقْتُلَ مُؤْمِنًا إِلَّا خَطَـًٔاۚ وَمَن قَتَلَ مُؤْمِنًا خَطَـًٔا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُّؤْمِنَةٍ وَدِيَةٌ مُّسَلَّمَةٌ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦٓ إِلَّآ أَن يَصَّدَّقُواْۚ فَإِن كَانَ مِن قَوْمٍ عَدُوٍّ لَّكُمْ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُّؤْمِنَةٍۖ وَإِن كَانَ مِن قَوْمٍۭ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُم مِّيثَٰقٌ فَدِيَةٌ مُّسَلَّمَةٌ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ وَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُّؤْمِنَةٍۖ فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ تَوْبَةً مِّنَ ٱللَّهِۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا ٩٢

Bir mü'min'in diğer mü'mini hata dışında öldürmesi olur şey değildir. Bir mü'min'i yanlışlıkla öldürenin bir mü'min köleyi azad etmesi ve öldürülenin ailesi bağışlamadıkça ona teslim edilmiş bir diyet ödemesi gerekir. Öldürülen mü'min, düşmanınız olan bir topluluktan ise; mü'min bir köle azad etmek gerekir. Şayet sizin ile kendileri arasında andlaşma bulunan bir topluluktan ise; ailesine verilecek bir diyet ve mü'min bir köle azad etmek gerekir. Bunları bulamayan kimsenin Allah tarafından tevbesinin kabulü için iki ay ardarda oruç tutması gerekir. Allah; Alim, Hakim olandır.

– İbni Kesir

وَمَن يَقْتُلْ مُؤْمِنًا مُّتَعَمِّدًا فَجَزَآؤُهُۥ جَهَنَّمُ خَٰلِدًا فِيهَا وَغَضِبَ ٱللَّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُۥ وَأَعَدَّ لَهُۥ عَذَابًا عَظِيمًا ٩٣

Kim de bir mü'min'i kasden öldürüse; onun cezası içinde ebediyyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab etmiş, la'net etmiş ve büyük bir azab hazırlamıştır.

– İbni Kesir

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا ضَرَبْتُمْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ فَتَبَيَّنُواْ وَلَا تَقُولُواْ لِمَنْ أَلْقَىٰٓ إِلَيْكُمُ ٱلسَّلَٰمَ لَسْتَ مُؤْمِنًا تَبْتَغُونَ عَرَضَ ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا فَعِندَ ٱللَّهِ مَغَانِمُ كَثِيرَةٌۚ كَذَٰلِكَ كُنتُم مِّن قَبْلُ فَمَنَّ ٱللَّهُ عَلَيْكُمْ فَتَبَيَّنُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا ٩٤

Ey iman edenler; Allah yoluna koyulduğunuz zaman, iyice araştırın. Size selam verene; dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek; sen mü'min değilsin, demeyin. Allah katında çok ganimetler vardır. Önce siz de öyleydiniz ama Allah size lütfetti. Onun için iyice araştırın. Muhakkak ki Allah; yaptıklarınızdan haberdardır.

– İbni Kesir

لَّا يَسْتَوِى ٱلْقَٰعِدُونَ مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أُوْلِى ٱلضَّرَرِ وَٱلْمُجَٰهِدُونَ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ بِأَمْوَٰلِهِمْ وَأَنفُسِهِمْۚ فَضَّلَ ٱللَّهُ ٱلْمُجَٰهِدِينَ بِأَمْوَٰلِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ عَلَى ٱلْقَٰعِدِينَ دَرَجَةًۚ وَكُلًّا وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلْحُسْنَىٰۚ وَفَضَّلَ ٱللَّهُ ٱلْمُجَٰهِدِينَ عَلَى ٱلْقَٰعِدِينَ أَجْرًا عَظِيمًا ٩٥

Mü'minlerden; özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile Allah yolunda malları ve canları ile cihad edenler bir değildir. Allah; mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri derece bakımından oturanlara üstün kıldı. Bununla beraber Allah, her ikisine de güzelliği vaad etmiştir. Fakat Allah; cihad edenlere, oturanların üzerine büyük bir mükafat vermiştir.

– İbni Kesir

دَرَجَٰتٍ مِّنْهُ وَمَغْفِرَةً وَرَحْمَةًۚ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا ٩٦

Kendisinden dereceler, mağfiret ve rahmet. Ve Allah; Gafur'dur, Rahim'dir.

– İbni Kesir

إِنَّ ٱلَّذِينَ تَوَفَّىٰهُمُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ ظَالِمِىٓ أَنفُسِهِمْ قَالُواْ فِيمَ كُنتُمْۖ قَالُواْ كُنَّا مُسْتَضْعَفِينَ فِى ٱلْأَرْضِۚ قَالُوٓاْ أَلَمْ تَكُنْ أَرْضُ ٱللَّهِ وَٰسِعَةً فَتُهَاجِرُواْ فِيهَاۚ فَأُوْلَٰٓئِكَ مَأْوَىٰهُمْ جَهَنَّمُۖ وَسَآءَتْ مَصِيرًا ٩٧

Melekler; nefislerine zulmedenlerin canlarını aldıkları zaman: Ne yapıyordunuz? deyince; biz yeryüzünde zayıf düşürülmek istenmiş kimselerdik, diyecekler. Melekler de: Allah'ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz? diyecekler. Onların varacakları yer, cehennemdir. Dönülecek yer olarak ne kötüdür orası.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu