بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

لَّا خَيْرَ فِى كَثِيرٍ مِّن نَّجْوَىٰهُمْ إِلَّا مَنْ أَمَرَ بِصَدَقَةٍ أَوْ مَعْرُوفٍ أَوْ إِصْلَٰحٍۭ بَيْنَ ٱلنَّاسِۚ وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ ٱبْتِغَآءَ مَرْضَاتِ ٱللَّهِ فَسَوْفَ نُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا ﴿١١٤

Onların fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur, ancak sadaka vermeyi veya bir maruf işlemeyi veya insanların arasını düzeltmeyi emreden başka, ve her kim bunu Allah’ın rızasını arayarak yaparsa yarın biz ona büyük bir ecir vereceğiz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَن يُشَاقِقِ ٱلرَّسُولَ مِنۢ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ ٱلْهُدَىٰ وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ ٱلْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِۦ مَا تَوَلَّىٰ وَنُصْلِهِۦ جَهَنَّمَۖ وَسَآءَتْ مَصِيرًا ﴿١١٥

Her kim de kendisine hak tebeyyün ettikten sonra Peygamber’e muhalefette bulunur ve mü'minler yolunun gayrısına giderse biz onu gittiğine bırakırız ve kendisine cehennemi boylatırız ki o ne fena gidişdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَغْفِرُ أَن يُشْرَكَ بِهِۦ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَن يَشَآءُۚ وَمَن يُشْرِكْ بِٱللَّهِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَٰلًۢا بَعِيدًا ﴿١١٦

Doğrusu Allah kendine şirk koşulmasını mağfiret buyurmaz, ondan berisini ise dilediğine mağfiret buyurur, kim de Allah’a şirk koşarsa hakıkatte pek uzak bir dalâle sapmıştır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِن يَدْعُونَ مِن دُونِهِۦٓ إِلَّآ إِنَٰثًا وَإِن يَدْعُونَ إِلَّا شَيْطَٰنًا مَّرِيدًا ﴿١١٧

Onu bırakıp da sade dişilere tapıyorlar, ve sade yalâbık bir Şeytana tapıyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

لَّعَنَهُ ٱللَّهُۘ وَقَالَ لَأَتَّخِذَنَّ مِنْ عِبَادِكَ نَصِيبًا مَّفْرُوضًا ﴿١١٨

Ki Allah onu lanetledi, o da şöyle dedi: Celâlin Hakkı için kullarından bir mukadder pay alacağım.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَأُضِلَّنَّهُمْ وَلَأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلَءَامُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ ءَاذَانَ ٱلْأَنْعَٰمِ وَلَءَامُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ ٱللَّهِۚ وَمَن يَتَّخِذِ ٱلشَّيْطَٰنَ وَلِيًّا مِّن دُونِ ٱللَّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُّبِينًا ﴿١١٩

Ve lâbüd onları sapıtacağım, ve her halde onları ümniyyelere düşürüp olmayacak kuruntularla aldatacağım, ve lâbüd onlara emr edeceğim de hayvanların kulaklarını dilecekler ve lâbüd onlara emredeceğim de Allah’ın halkını tağyir edecekler, ve her kim Allah’ı bırakıp Şeytanı veliyy ittihaz ederse şüphesiz açıktan açığa husrana düşmüştür.

— Elmalılı Hamdi Yazır

يَعِدُهُمْ وَيُمَنِّيهِمْۖ وَمَا يَعِدُهُمُ ٱلشَّيْطَٰنُ إِلَّا غُرُورًا ﴿١٢٠

O, onlar va'd verir, ümniyyelere ümidlere düşürür fakat Şeytan onlara kuru bir aldatmadan başka ne va'd eder?

— Elmalılı Hamdi Yazır

أُوْلَٰٓئِكَ مَأْوَىٰهُمْ جَهَنَّمُ وَلَا يَجِدُونَ عَنْهَا مَحِيصًا ﴿١٢١

İşte onların varacakları yer cehennemdir, ve ondan halâsa hiç bir çare bulamıyacaklardır, iman edip de iyi iyi işler yapan kimselere gelince yarın onları altından ırmaklar akar cennetlere koyacağız, ebediyyen onlar da kalacaklar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّٰتٍ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًاۖ وَعْدَ ٱللَّهِ حَقًّاۚ وَمَنْ أَصْدَقُ مِنَ ٱللَّهِ قِيلًا ﴿١٢٢

Hakka Allah va'di, Allah’dan daha doğru sözlü kim olabilir?

— Elmalılı Hamdi Yazır

لَّيْسَ بِأَمَانِيِّكُمْ وَلَآ أَمَانِىِّ أَهْلِ ٱلْكِتَٰبِۗ مَن يَعْمَلْ سُوٓءًا يُجْزَ بِهِۦ وَلَا يَجِدْ لَهُۥ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا ﴿١٢٣

O, sizin kuruntularınızla da değil, Ehl-i Kitâb’ın kuruntulariyle de değil, kim bir kötülük yaparsa onunla cezalanır ve Allah’dan beride ne bir veliy bulabilir ne de bir nasîr.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَن يَعْمَلْ مِنَ ٱلصَّٰلِحَٰتِ مِن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُوْلَٰٓئِكَ يَدْخُلُونَ ٱلْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ نَقِيرًا ﴿١٢٤

Gerek erkeklerden gerek dişi her hangi bir gişi de mü'min olarak iyi işlerden bir iş tutarsa işte böyleler cennete girerler ve zerrece hakları yenmez.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR