بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَإِذَا ضَرَبْتُمْ فِى ٱلْأَرْضِ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَن تَقْصُرُواْ مِنَ ٱلصَّلَوٰةِ إِنْ خِفْتُمْ أَن يَفْتِنَكُمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْۚ إِنَّ ٱلْكَٰفِرِينَ كَانُواْ لَكُمْ عَدُوًّا مُّبِينًا ١٠١

Yer yüzünde sefere çıkdığınız zaman, eğer kâfirlerin size fenalık yapacağından endîşe ederseniz, namazdan kısaltmanızda üzerinize bir vebal yokdur. Şübhesiz ki kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

– Hasan Basri Çantay

وَإِذَا كُنتَ فِيهِمْ فَأَقَمْتَ لَهُمُ ٱلصَّلَوٰةَ فَلْتَقُمْ طَآئِفَةٌ مِّنْهُم مَّعَكَ وَلْيَأْخُذُوٓاْ أَسْلِحَتَهُمْ فَإِذَا سَجَدُواْ فَلْيَكُونُواْ مِن وَرَآئِكُمْ وَلْتَأْتِ طَآئِفَةٌ أُخْرَىٰ لَمْ يُصَلُّواْ فَلْيُصَلُّواْ مَعَكَ وَلْيَأْخُذُواْ حِذْرَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْۗ وَدَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ أَسْلِحَتِكُمْ وَأَمْتِعَتِكُمْ فَيَمِيلُونَ عَلَيْكُم مَّيْلَةً وَٰحِدَةًۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِن كَانَ بِكُمْ أَذًى مِّن مَّطَرٍ أَوْ كُنتُم مَّرْضَىٰٓ أَن تَضَعُوٓاْ أَسْلِحَتَكُمْۖ وَخُذُواْ حِذْرَكُمْۗ إِنَّ ٱللَّهَ أَعَدَّ لِلْكَٰفِرِينَ عَذَابًا مُّهِينًا ١٠٢

Sen de içlerinde bulunub da kendilerine namaz kıldırdığın vakit onlardan bir kısmı seninle birlikde dursun, silâhlarını (yanlarına) alsınlar. Bu suretle secde etdikleri zaman da arka tarafınızda bulun (ub düşmana karşı dur) sunlar. (Bundan sonra) henüz namazını kılmamış olan diğer kısmı gelib seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbîrlerini ve silâhlarını alsınlar. O küfredenler arzu eder ki siz silâhlarınızdan ve eşyanızdan gaafil olsanız da üstünüze derhal bir baskın yapsınlar. Eğer size yağmurdan bir eziyyet olursa, yahud hasta bulunursanız silâhlarınızı koymanızda üzerinize vebal yokdur. (Fakat yîne) bütün ihtiyat tedbirlerini alın. Şübhe yokdur ki Allah kâfirlere hor ve hakîr edici bir azâb hazırlamışdır.

– Hasan Basri Çantay

فَإِذَا قَضَيْتُمُ ٱلصَّلَوٰةَ فَٱذْكُرُواْ ٱللَّهَ قِيَٰمًا وَقُعُودًا وَعَلَىٰ جُنُوبِكُمْۚ فَإِذَا ٱطْمَأْنَنتُمْ فَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَۚ إِنَّ ٱلصَّلَوٰةَ كَانَتْ عَلَى ٱلْمُؤْمِنِينَ كِتَٰبًا مَّوْقُوتًا ١٠٣

Artık namazı bitirdiğiniz vakit ayakda iken, otururken ve yanlarınız üzerindeyken Allahı anın. Sükûn ve emniyyet haaline geldiğiniz vakit ise namazı dosdoğru kılın.. Çünkü namaz mü'minler üzerine vakitleri belli bir farz olmuşdur.

– Hasan Basri Çantay

وَلَا تَهِنُواْ فِى ٱبْتِغَآءِ ٱلْقَوْمِۖ إِن تَكُونُواْ تَأْلَمُونَ فَإِنَّهُمْ يَأْلَمُونَ كَمَا تَأْلَمُونَۖ وَتَرْجُونَ مِنَ ٱللَّهِ مَا لَا يَرْجُونَۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا ١٠٤

(Düşmanlarınız olan) kavmi aramakda (ta'kîb etmekde) gevşek davranmayın. Siz acı duyuyorsanız, şübhesiz ki onlar da sizin duyduğunuz o acı gibi acı duyuyorlar. Halbuki siz Allahdan onların ümîd edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah gerçek bilicidir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّآ أَنزَلْنَآ إِلَيْكَ ٱلْكِتَٰبَ بِٱلْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ ٱلنَّاسِ بِمَآ أَرَىٰكَ ٱللَّهُۚ وَلَا تَكُن لِّلْخَآئِنِينَ خَصِيمًا ١٠٥

Hakıykat, biz sana kitabı — Allahın sana gösterdiği vech ile insanlar arasında hükmetmen için — hak olarak indirdik, Haainlere bir müdâfaacı olma.

– Hasan Basri Çantay

وَٱسْتَغْفِرِ ٱللَّهَۖ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ غَفُورًا رَّحِيمًا ١٠٦

Ve Allahdan mağfiret iste. Çünkü Allah çok yarlığayıcı çok esirgeyicidir.

– Hasan Basri Çantay

وَلَا تُجَٰدِلْ عَنِ ٱلَّذِينَ يَخْتَانُونَ أَنفُسَهُمْۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ مَن كَانَ خَوَّانًا أَثِيمًا ١٠٧

Nefislerine haainlik etmiş kimselerden yana mücâdele etme. Çünkü Allah haainlikde ileri gitmiş günahkârları sevmez.

– Hasan Basri Çantay

يَسْتَخْفُونَ مِنَ ٱلنَّاسِ وَلَا يَسْتَخْفُونَ مِنَ ٱللَّهِ وَهُوَ مَعَهُمْ إِذْ يُبَيِّتُونَ مَا لَا يَرْضَىٰ مِنَ ٱلْقَوْلِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحِيطًا ١٠٨

İnsanlardan gizlerler de Allahdan gizlemezler. Halbuki onlar onun (Allahın) raazî olmayacağı sözü geceleyin konuşub düzdükleri zaman da O, beraberlerinde idi. Allah (ın ilmi) yapacakları her şey'i kuşatıcıdır.

– Hasan Basri Çantay

هَٰٓأَنتُمْ هَٰٓؤُلَآءِ جَٰدَلْتُمْ عَنْهُمْ فِى ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا فَمَن يُجَٰدِلُ ٱللَّهَ عَنْهُمْ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ أَم مَّن يَكُونُ عَلَيْهِمْ وَكِيلًا ١٠٩

İşte siz öyle kimselersiniz ki dünyâ hayaatı uğrunda onlardan yana mücâdeleye atılmışsınızdır. Ya kıyaamet günü onlar hesabına Allahla kim savaşacak? Yahud onlara kim vekil olacak?

– Hasan Basri Çantay

وَمَن يَعْمَلْ سُوٓءًا أَوْ يَظْلِمْ نَفْسَهُۥ ثُمَّ يَسْتَغْفِرِ ٱللَّهَ يَجِدِ ٱللَّهَ غَفُورًا رَّحِيمًا ١١٠

Kim bir kötülük yapar, yahud nefsine zulmeder de sonra Allahdan mağfiret isterse o, Allahı çok yarlığayıcı, çok esirgeyici bulur.

– Hasan Basri Çantay

وَمَن يَكْسِبْ إِثْمًا فَإِنَّمَا يَكْسِبُهُۥ عَلَىٰ نَفْسِهِۦۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا ١١١

Kim bir günâh kazanırsa onu ancak kendi aleyhine kazanmış olur. Allah her şey'i bilicidir, tam bir hüküm ve hikmet saahibidir.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu