بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱنطَلَقَ ٱلْمَلَأُ مِنْهُمْ أَنِ ٱمْشُواْ وَٱصْبِرُواْ عَلَىٰٓ ءَالِهَتِكُمْۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَىْءٌ يُرَادُ ﴿٦

İçlerinden o heyet de fırladı şöyle: ilâhlarınız üzerinde sabr-u sebat edin, bu cidden arzu olunur bir şey, bir murad.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onların elebaşlarından bir grup; yürüyün ve tanrılarınız üzerinde direnin. Şüphesiz ki bu; sizden istenen bir şeydir, diyerek çıkıp gittiler.

— İbni Kesir

(6-8) İçlerinden ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur’an) içimizden ona mı indirildi?” diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı tatmadılar.

— Diyanet İşleri

Onların elebaşılarından bir gurüh (birbirine): «Yürüyün, ma budlarınıza (ibâdetde) sebâtedin. Şübhesiz ki arzu edilecek olan budur» diyerek kalkıb gitmişdir.

— Hasan Basri Çantay

Onlardan ileri gelenler; «yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur.»

— Seyyid Kutub

AYARLAR