بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ ٢٧

Ve bazısına dönmüş soruyorlardır:

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.

– İbni Kesir

Birbirlerine yönelip sorarlar (çekişirler).

– Diyanet İşleri

Onlardan kimi kimine yönelib birbirini mes'ûl tutmıya kalkışırlar.

– Hasan Basri Çantay

Onlardan kimi kimine yönelip birbirini mesul tutmaya kalkışırlar.

– Seyyid Kutub

قَالُوٓاْ إِنَّكُمۡ كُنتُمۡ تَأۡتُونَنَا عَنِ ٱلۡيَمِينِ ٢٨

Siz diyorlardır: bize sağdan gelir dururdunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve derler ki: Doğrusu siz, bize sağdan gelirdiniz.

– İbni Kesir

Şöyle derler: “Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz.”

– Diyanet İşleri

«Hakıykat siz, derler, biz sağdan (suret-i hakdan) gelirdiniz».

– Hasan Basri Çantay

«Doğrusu siz bize sağdan gelirdiniz» derler.

– Seyyid Kutub

قَالُواْ بَل لَّمۡ تَكُونُواْ مُؤۡمِنِينَ ٢٩

Yok, diyorlardır: siz inanmamıştınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar da derler ki: Hayır, siz zaten iman edenler olmamıştınız.

– İbni Kesir

Diğerleri de onlara şöyle derler: “Hayır, siz zaten mü’min kimseler değildiniz.”

– Diyanet İşleri

(Metbu'ları da:) «Hayır, siz (esasen) îman ediciler değildiniz», derler,

– Hasan Basri Çantay

Onlar da şöyle derler: «Hayır; siz inanmış kimseler değildiniz.»

– Seyyid Kutub

وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيۡكُم مِّن سُلۡطَٰنِۭۖ بَلۡ كُنتُمۡ قَوۡمٗا طَٰغِينَ ٣٠

Ve bizim size karşı cebredebilecek bir saltanatımız yoktu, fakat siz azmış bir kavim idiniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bizim, sizin üstünüzde bir hakimiyetimiz de yoktu. Aksine siz, azgınlar topluluğu oldunuz.

– İbni Kesir

“Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hâkimiyetimiz yoktu. Hatta siz azgın bir kavimdiniz.”

– Diyanet İşleri

«Ve bizim size karşı bir haakimiyyetimiz de yokdu. Bil'akis siz (de bizim gibi) azgınlar güruhu idiniz».

– Hasan Basri Çantay

«Ve bizim size karşı bir hakimiyetimiz de yoktu. Bilakis siz azgınlar güruhu idiniz.»

– Seyyid Kutub

فَحَقَّ عَلَيۡنَا قَوۡلُ رَبِّنَآۖ إِنَّا لَذَآئِقُونَ ٣١

Onun için üzerimize Rabbimiz’in kavli hakk oldu, her halde hepimiz tadacağız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunu için Rabbımızın sözü, üzerimize hak oldu. Doğrusu biz, tadacak olanlarız.

– İbni Kesir

“Artık Rabbimizin sözü (azap) bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız.”

– Diyanet İşleri

«Onun için Rabbimizin sözü (azâbı) üstümüze hak olmuşdur. Şübhesiz (azabımızı) tadıcılarız (tadacağız).

– Hasan Basri Çantay

«Bu sebeple, Rabbimizin sözü hepimizin üzerine hak olmuştur. Şüphesiz azabı tadacağız.»

– Seyyid Kutub

فَأَغۡوَيۡنَٰكُمۡ إِنَّا كُنَّا غَٰوِينَ ٣٢

Evet biz sizi kışkırttık, çünkü biz azgındık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizi azdırdık; çünkü biz de azgınlardan olmuştuk.

– İbni Kesir

“Evet, biz sizi saptırdık. Çünkü biz de sapkın kimselerdik.”

– Diyanet İşleri

«Çünkü biz de sizi (büsbütün) başdan çıkardık. Zîrâ biz de azgın kimselerdik».

– Hasan Basri Çantay

«Çünkü biz sizi baştan çıkardık. Zira biz de azgın kimselerdik.»

– Seyyid Kutub

فَإِنَّهُمۡ يَوۡمَئِذٖ فِي ٱلۡعَذَابِ مُشۡتَرِكُونَ ٣٣

O halde hepsi o gün azâbda müşterektirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Artık o gün onlar, muhakkak ki azabda ortaktırlar.

– İbni Kesir

Artık onlar o gün azapta ortaktırlar.

– Diyanet İşleri

Artık şübhe yok ki bunlar o gün azâbda ortakdırlar.

– Hasan Basri Çantay

O gün hepsi azapta birleşirler.

– Seyyid Kutub

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفۡعَلُ بِٱلۡمُجۡرِمِينَ ٣٤

İşte biz mücrimlere böyle yaparız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz, suçlulara muhakkak böyle yaparız.

– İbni Kesir

İşte biz suçlulara böyle yaparız.

– Diyanet İşleri

Biz (diğer) günahkârlara (da) muhakkak böyle yapacağız.

– Hasan Basri Çantay

İşte biz, suçlulara böyle yaparız.

– Seyyid Kutub

إِنَّهُمۡ كَانُوٓاْ إِذَا قِيلَ لَهُمۡ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ يَسۡتَكۡبِرُونَ ٣٥

Çünkü onlar "Allah'tan başka ilâh yoktur" denildiği zaman kafa tutuyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çünkü onlara; Allah'tan başka ilah yoktur, denildiğinde, büyüklük taslarlardı.

– İbni Kesir

Çünkü onlar, kendilerine, “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur” denildiği zaman, inanmayıp büyüklük taslıyorlardı.

– Diyanet İşleri

Çünkü onlar «Allahdan başka hiçbir Tanrı yok» denildiği vakit büyüklük taslarlardı,

– Hasan Basri Çantay

Çünkü onlara 'Allah'dan başka ilah yoktur' denildiği zaman büyüklük taslarlardı.

– Seyyid Kutub

وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُوٓاْ ءَالِهَتِنَا لِشَاعِرٖ مَّجۡنُونِۭ ٣٦

Ve "hiç biz mecnun şâır için ilâhlarımızı bırakır mıyız?" diyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve derlerdi ki: Deli bir şair için mi ilahlarımızı terkedeceğiz?

– İbni Kesir

“Biz, deli bir şair için ilâhlarımızı mı terk edeceğiz?” diyorlardı.

– Diyanet İşleri

«Biz mecnun bir şâir için ma'budlarımızdan vaz mı geçecekmişiz?» derler (di).

– Hasan Basri Çantay

Deli bir şair için tanrılarımızı mı bırakalım? derlerdi.

– Seyyid Kutub

بَلۡ جَآءَ بِٱلۡحَقِّ وَصَدَّقَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ ٣٧

Hayır o hakk ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik eyledi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, O; hakkı getirmiş ve peygamberleri tasdik etmişti.

– İbni Kesir

Hayır, öyle değil. O, hakkı getirmiş, (önceki) peygamberleri de tasdik etmiştir.

– Diyanet İşleri

Hayır, o, hak (ve hakıykat) ı getirmiş, bütün peygamberleri de tasdıyk etmişdir.

– Hasan Basri Çantay

Hayır! O gerçeği getirmiş ve peygamberleri de doğrulamıştı.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu