بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَٱلزَّٰجِرَٰتِ زَجْرًا ﴿٢

Önlerindekini sürdükçe sürenlere

— Seyyid Kutub

فَٱلتَّٰلِيَٰتِ ذِكْرًا ﴿٣

Zikir okuyanlara

— Seyyid Kutub

إِنَّ إِلَٰهَكُمْ لَوَٰحِدٌ ﴿٤

Ki, ilahınız birdir.

— Seyyid Kutub

رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ ٱلْمَشَٰرِقِ ﴿٥

Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabb'idir. Doğuların da Rabb'idir.

— Seyyid Kutub

إِنَّا زَيَّنَّا ٱلسَّمَآءَ ٱلدُّنْيَا بِزِينَةٍ ٱلْكَوَاكِبِ ﴿٦

Bize en yakın göğü, bir süsle ve yıldızlarla süsledik.

— Seyyid Kutub

وَحِفْظًا مِّن كُلِّ شَيْطَٰنٍ مَّارِدٍ ﴿٧

Ve onu itaat etmeyen her şeytandan koruduk.

— Seyyid Kutub

لَّا يَسَّمَّعُونَ إِلَى ٱلْمَلَإِ ٱلْأَعْلَىٰ وَيُقْذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٍ ﴿٨

O şeytanlar, yüce alemi (Mele-i A'la'yı) dinleyemezler; her yandan kendilerine mermi gibi yıldızlar atılır.

— Seyyid Kutub

دُحُورًاۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌ ﴿٩

Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli azap vardır.

— Seyyid Kutub

إِلَّا مَنْ خَطِفَ ٱلْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُۥ شِهَابٌ ثَاقِبٌ ﴿١٠

Ancak meleklerin konuşmalarından bir sözü kapan olursa, onu da delen ve yakan alevli yıldızlar takip eder.

— Seyyid Kutub

فَٱسْتَفْتِهِمْ أَهُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَم مَّنْ خَلَقْنَآۚ إِنَّا خَلَقْنَٰهُم مِّن طِينٍ لَّازِبٍۭ ﴿١١

Şimdi sor onlara; «Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa, Bizim yarattıklarımız mı?» Aslında biz kendilerini özlü ve yapışkan çamurdan yarattık.

— Seyyid Kutub

بَلْ عَجِبْتَ وَيَسْخَرُونَ ﴿١٢

Ey Muhammed! Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seninle alay ediyorlar.

— Seyyid Kutub

AYARLAR