بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

يسٓ ﴿١

وَٱلْقُرْءَانِ ٱلْحَكِيمِ ﴿٢

Hikmetli Kur'an'a andolsun.

— Seyyid Kutub

إِنَّكَ لَمِنَ ٱلْمُرْسَلِينَ ﴿٣

Sen elbette gönderilmiş peygamberlerdensin.

— Seyyid Kutub

عَلَىٰ صِرَٰطٍ مُّسْتَقِيمٍ ﴿٤

Dosdoğru bir yol üzerinde.

— Seyyid Kutub

تَنزِيلَ ٱلْعَزِيزِ ٱلرَّحِيمِ ﴿٥

Bu Kur'an üstün ve çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir.

— Seyyid Kutub

لِتُنذِرَ قَوْمًا مَّآ أُنذِرَ ءَابَآؤُهُمْ فَهُمْ غَٰفِلُونَ ﴿٦

O Kitap, sana, ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için indirilmiştir.

— Seyyid Kutub

لَقَدْ حَقَّ ٱلْقَوْلُ عَلَىٰٓ أَكْثَرِهِمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿٧

Andolsun ki, hüküm çoğunun aleyhine gerçekleşmiştir, bunun için artık inanmazlar.

— Seyyid Kutub

إِنَّا جَعَلْنَا فِىٓ أَعْنَٰقِهِمْ أَغْلَٰلًا فَهِىَ إِلَى ٱلْأَذْقَانِ فَهُم مُّقْمَحُونَ ﴿٨

Biz onların boyunlarına halkalar geçirdik. Çenelere kadar dayanan o halkalar yüzünden kafaları kalkıktır.

— Seyyid Kutub

وَجَعَلْنَا مِنۢ بَيْنِ أَيْدِيهِمْ سَدًّا وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدًّا فَأَغْشَيْنَٰهُمْ فَهُمْ لَا يُبْصِرُونَ ﴿٩

Önlerine ve arkalarına set çektik. Gözlerini perdelediğimizden artık göremezler.

— Seyyid Kutub

وَسَوَآءٌ عَلَيْهِمْ ءَأَنذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿١٠

Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.

— Seyyid Kutub

AYARLAR