بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

أَءِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبْعُوثُونَ ﴿١٦

Öldüğümüzde, toprak ve kemik olduğumuzda mı, biz mi, diriltileceğiz?

— İbni Kesir

أَوَءَابَآؤُنَا ٱلْأَوَّلُونَ ﴿١٧

Veya önceki babalarımız mı?

— İbni Kesir

قُلْ نَعَمْ وَأَنتُمْ دَٰخِرُونَ ﴿١٨

De ki: Evet, hem de hor ve hakir olarak.

— İbni Kesir

فَإِنَّمَا هِىَ زَجْرَةٌ وَٰحِدَةٌ فَإِذَا هُمْ يَنظُرُونَ ﴿١٩

O, sadece bir tek çığlıktır ki onların birden bire gözleri açılıverecektir.

— İbni Kesir

وَقَالُواْ يَٰوَيْلَنَا هَٰذَا يَوْمُ ٱلدِّينِ ﴿٢٠

Ve dediler ki: Vay bize, bu; din günüdür.

— İbni Kesir

هَٰذَا يَوْمُ ٱلْفَصْلِ ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ﴿٢١

Bu, ayırdetme günüdür ki siz, onu yalanlamıştınız.

— İbni Kesir

ٱحْشُرُواْ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ وَأَزْوَٰجَهُمْ وَمَا كَانُواْ يَعْبُدُونَ ﴿٢٢

Zulmetmiş olanları ve onların eşlerini toplayın. Onların taptıklarını da;

— İbni Kesir

مِن دُونِ ٱللَّهِ فَٱهْدُوهُمْ إِلَىٰ صِرَٰطِ ٱلْجَحِيمِ ﴿٢٣

Allah'tan başka. Ve onları cehennem yoluna götürün.

— İbni Kesir

وَقِفُوهُمْۖ إِنَّهُم مَّسْـُٔولُونَ ﴿٢٤

Durdurun onları. Çünkü onlar sorumludurlar.

— İbni Kesir

مَا لَكُمْ لَا تَنَاصَرُونَ ﴿٢٥

Size ne oldu ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?

— İbni Kesir

بَلْ هُمُ ٱلْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ ﴿٢٦

Hayır; onlar bugün, teslim olmuşlardır.

— İbni Kesir

AYARLAR